Dijital hizmet vergisi ticareti engeller mi?
“Dijital hizmet vergisi” vergi paketindeki “yeni bir vergi”. Sebebi, küresel dijital şirketlerin sınır ötesi bir ülkede işyeri olmadan faaliyetlerine imkân veren “iş modelleri” karşısında “mevcut uluslararası ve yerel vergi kurallarının fiziki işyerine dayalı” olmasından dolayı bu gelirlerden kaynak ülkelerin vergiler yoluyla pay alamaması. Dijital şirketlerin vergileme zorlukları küresel ölçekte bir sorun ve Türkiye’de dahil ülkeler “bu şirketlerin” pazarı ve kaynak ülke olarak bu gelirler üzerinden vergi almak için tek taraflı “dijital hizmet vergisi” gibi yeni vergiler ihdas ediyor. Türkiye’de %15 internet reklam vergisine ilaveten “dijital hizmet vergisi” (“DHV”) teklifi ile yeni bir vergi getiriyor.
Yeni verginin konusu ne?
Teklifin 1 ila 7’inci maddeleriyle DHV’nin konusu, mükellefi, muafiyet ve istisnaları düzenlenmekte ve aşağıdaki hizmetlerden sağlanan hasılat verginin konusunu oluşturmaktadır:
- Dijital ortamda sunulan her türlü reklam hizmetleri (reklam kontrol ve performans ölçüm hizmetleri, kullanıcılarla ilgili veri iletimi ve yönetimi gibi hizmetler ile reklamın sunulmasına ilişkin teknik hizmetler dahil),
- Sesli, görsel veya dijital herhangi bir içeriğin (bilgisayar programları, uygulamalar, müzik, video, oyunlar, oyun içi uygulamalar ve benzerleri dahil) dijital ortamda satışı ile bu içeriklerin dijital ortamda dinlenmesine, izlenmesine, oynanmasına veya elektronik cihazlara kaydedilmesine veya bu cihazlarda kullanılmasına yönelik dijital ortamda sunulan hizmetler,
- Kullanıcıların birbirleriyle etkileşime geçebilecekleri dijital ortamların sağlanması ve işletilmesi hizmetleri (kullanıcılar arasında bir mal veya hizmetin satılmasına veya satılmasının kolaylaştırılmasına yönelik sunulan hizmetler dahil).
- Yukarıda sayılan hizmetlere yönelik dijital ortamda dijital hizmet sağlayıcıları tarafından verilen aracılık hizmetleri.
Yeni verginin mükellefi veya sorumlusu kim?
Küresel geliri 750 milyon Euro ve Türkiye’den elde edilen hasılatı 20 milyon Türk Lirası olanlar DHV’nin mükellefidir. Bu iki eşiğin birlikte aşılmasıyla, takip eden 4’üncü vergilendirme döneminden sonra “mükellefiyet” başlar ve birinin aşılması mükellefiyeti başlatmaz. Eşikler, UFRS veya TFRS uyarınca konsolide finansal tablolardaki hasılata bağlıdır.
Dijital hizmet sağlayıcısı tam mükellef olsun veya olmasın, dar mükellef ise söz konusu faaliyeti Türkiye’de bir işyeri veya daimî temsilci üzerinden gerçekleştirsin gerçekleştirmesin mükellefiyeti engellemiyor. “Dijital hizmet sağlayıcısının” Türkiye’de ikametgâhı, işyeri, kanuni ve iş merkezi bulunmadığı veya gerekli görülen diğer durumlarda Bakanlık işlemlere taraf olanlar ile işleme ve ödemeye aracılık edenlere sorumluluk yükleyebilecek.
Dijital hizmet nedir?
Gümünüzde dijitalleşme her işletmenin ajandasında var. İşletmelerin dijital ortamda veya elektronik ticaret ortamında olması da bunun bir parçası ve dijitalleşme işletmelere güç katıyor. Bu durum şirketlerin “dijital hizmet şirketi” olarak algılamasına neden olabiliyor.
Teklifte “dijital hizmet” tanımlanmıyor. 2’nci maddede “dijital ortam” ve “dijital hizmet sağlayıcı” tanımı var. “Dijital ortam, fiziki olarak karşı karşıya gelmeksizin, çevrim içi faaliyetin gerçekleştirildiği her türlü ortamı”; “dijital hizmet sağlayıcısı ise bu hizmetleri sunanlar” olarak tanımlanmış.
“Dijital ortam” tanımına benzer düzenleme 6563 sayılı Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanunun 2’inci maddesindeki “elektronik ticaret” tanımda var. “Elektronik ticaret, fiziki olarak karşı karşıya gelmeksizin, elektronik ortamda gerçekleştirilen çevrim içi iktisadi ve ticari her türlü faaliyet” şeklinde tanımlanmış. Vergi idaresi “elektronik ticareti” izlemek üzere “464 Nolu Vergi Usul Tebliği” ile “aracı hizmet sağlayıcıları”, “bankalar”, “internet reklamcılığı hizmet aracıları” ile “kargo ve lojistik işletmeleri”, elektronik ticaret ve bazı ticari faaliyetlerine ilişkin olarak sürekli bilgi verme zorunluluğu getirilenler” kapsamına aldı.
DHV başka nerde var?
Her ülke kendi çözümünü geliştiriyor. Son örnek Fransa ve Fransız DHV 24.7.2019’da Fransız Cumhurbaşkanı tarafından imzalanıp 25.7.2019’da yürürlüğe girdi. Yasa gerekçesinde “kullanıcı katılımının değer yaratmada şart olduğu” belirtilmiş. Vergi iki kategorideki hizmetlere uygulanıyor:
- Mal veya hizmetlerin doğrudan kullanıcılar arasında sağlanması da dahil olmak üzere, kullanıcıların diğer kullanıcılarla iletişim kurmasını ve onlarla etkileşimde bulunmasını sağlayan dijital bir arayüz sağlanması,
- Kullanıcılarca sağlanan verilere dayalı olarak, Fransa'da bulunan kullanıcılara yönelik hedefli reklamlar görüntülemek üzere dijital yollarla erişilebilen dijital bir arayüzde yer alan reklam alanını satın almalarını sağlayarak reklamcılara veya acentelerine yönelik olarak sunulan hizmetler.
Şu hizmetler kapsama alınmamış:
- Kullanıcılarına “dijital içerik”, “iletişim hizmetleri” veya “ödeme hizmetleri” sunmak üzere bir kişi veya bir kurumun tek veya ana unsur olarak kullandığı bir dijital ara yüz sağlanması,
- Doğrudan çevrimiçi mal veya hizmet satışı,
- Reklam mesajlarının yalnızca web sitesinin içeriğine dayanarak belirlendiği ve tüm kullanıcılar için özdeş olan ve aynı zamanda iç veya dış reklam amaçlı olmayan yollarla toplanan verilerin satışından ibaret olan reklam hizmetleri.
DHV teklifinde sorunlar ve önerimiz?
Teklifinin 1’inci madde 1’inci fıkrasının “a” ve “b” bentleri açık iken, 1’inci maddenin 1’nci fıkrasının “c” bendi ile 2’nci fıkrası muğlak.
Önerimiz “doğrudan çevrimiçi mal veya hizmet satışı” istisna ve muafiyetler arasına alınması ve 1’inci maddenin 1’nci fıkrasının “c” bendi parantez içine “kullanıcıların birbirleriyle etkileşim halinde olmadığı doğrudan çevrimiçi mal veya hizmet satışı hariç” ibaresi eklenmelidir. Böylece dijital ortama taşınan ve fakat kullanıcıların etkileşimini gerektirmeyen işlemlerle “doğrudan çevrimiçi mal veya hizmet satışı” verginin konusuna girmez.
Diğer sorun, Türkiye’de şirket veya işyeri oluşturarak kazanç elde eden ve bu kazanç üzerinden vergi ödeyen şirketlerin kurumlar vergisine ilave olarak DHV ödemek zorunda kalmaları. Türkiye’de tam veya dar mükellef olarak Kurumlar Vergisi Kanunu kapsamında faaliyet gösteren dijital hizmet ve/veya aracılık hizmet şirketleri bulunuyor. Bu şirketler, Türkiye’deki girişimcilerin geliştirip daha sonra doğrudan yabancı sermaye kapsamında yurtdışındaki şirketlerce satın alınmış veya ortaklık yapılmış veya yurtdışından Türkiye’ye doğrudan yatırım yapmak suretiyle oluşmuş şirketler olabilir.
Fakat bu şirketler DHV’deki eşikleri nedeniyle DHV’nin kapsamına girebiliyor. Kanunun gerekçesi, Türkiye’de şirket veya işyeri oluşturmadan “hasılat elde eden şirketlerin kazançlarının vergilenmesi” olup, Türkiye’de şirket veya işyeri oluşturarak kurumlar vergisi mükellefi olanlar değil.
Ancak mevcut teklif bu hali ile yasalaşırsa bu kurumların, kazançlarından %22 kurumlar vergisine ek olarak %7,5 DHV alınması tek kazançtan iki kez vergi alınması ile sonuçlanacak. DHV’nin kazanç tespitinde gider yazılması sorunu ortadan kaldırmayacak. Diğer bir deyişle, uluslararası vergi literatüründe iki ülkenin tek kazancı ayrı ayrı vergilemesi için kullanılan “çifte vergileme” Türkiye tarafından yapılmış olacak.
Önerimiz, teklifin istisna ve muafiyetleri düzenleyen 4’üncü maddesinin 6’ncı fıkrasına “13/06/2006 tarihli ve 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 1’nci ve 3’üncü maddeleri kapsamında kurum kazancına dahil hasılat” şeklinde bir bent eklenmeli ve mükerrer vergileme sorunu çözülmelidir.
Sorun üstüne sorun: %15’e devam mı?
Diğer bir sorun, Cumhurbaşkanı Kararı ile “internette verilen reklam hizmetlerinin 1.1.2019 sonrasında stopaj kapsamına alınarak dar mükelleflere yapılan ödemelerden %15 stopaj” uygulaması olup, her türlü reklam hizmetinin ek olarak %7,5 DHV’ye tabi olması yine “mükerrer vergileme” sorunu yaratacak. Çünkü %15, %0’a indirilmediği sürece şirketler her iki vergiyi de ödemek zorunda. Cumhurbaşkanına verilen yetki ile %7,5 oranı ancak ve ancak %1’e kadar indirilebilecek.
Dolayısıyla teklifte bu sorunları giderecek değişikliklerin yapılmaması, Türkiye’ye gelebilecek doğrudan yabancı yatırımları, gelenlerin yatırımlara devamı, bunların aracılık edebileceği ihracat ve istihdamı olumsuz etkileyebilecektir.
Son olarak gerek %15 gerekse Türkiye’de tam veya dar mükellef olarak %22 kurumlar vergisi ödeyenlerden %7,5 vergi almak, Türkiye’yi “Dünya Ticaret Örgütü yükümlülükleri, serbest ticaret ve çifte vergileme anlaşmalarına” uyumlu olmama riskine maruz bırakabilecektir.
Bir koyundan iki post çıkmaz.
Bu makalede yer alan açıklamalar, yazarının konu hakkındaki kişisel görüşünü yansıtmaktadır. Makaledeki bilgi ve açıklamalardan dolayı EY ve/veya Kuzey YMM ve Bağımsız Denetim A.Ş.’ye sorumluluk iddiasında bulunulamaz. Mevzuatın sık değiştirilen ve farklı anlayışlarla yorumlanabilen yapısı nedeniyle, herhangi bir konuda uygulama yapılmadan önce konunun uzmanlarından profesyonel yardım alınmasını tavsiye ederiz.