OECD’nin “global minimum vergi” önerisi BEPS’in gölgesinde mi kalacak?

Elif Karaca | 09/04/2019 | (Tüm Yazılar)

Kurumlar vergisi sisteminde küresel çapta bir değişiklik yapılması çağrılarına sürekli yenileri eklenirken, son dönemde en çok dikkat çeken önerilerden biri de minimum düzeyde bir kurumlar vergisi oranı benimsenmesi olarak karşımıza çıkıyor. Dijital platformlar aracılığıyla hizmet veren çok uluslu şirketlerin yeterli düzeyde vergilendirilemedikleri endişesinden kaynaklanan çözüm arayışları, esasında istenilen hızda ilerlemiyor. Geleneksel sistemlerin adil vergilendirme için artık yeterli olmadığı düşüncesinden hareketle 2013 yılında devreye giren OECD’nin Matrah Aşındırılması ve Kar Aktarımı (Base Erosion and Profit Shifting) BEPS Eylem Planı çalışmaları devam ediyor. Ancak rekabete bağlı olarak oluşan zararlı vergi uygulamalarının önlenmesi adına henüz önemli bir aşama kaydedildiği söylenemez. Ortak politikaların belirlenmesi noktasında ise hem siyaset tarafında hem de uygulayıcılar arasında belirgin görüş ayrılıkları söz konusu.

EY: Aceleye gerek yok, BEPS’in sonuçları beklenmeli

Küresel çapta uygulanacak bir minimum kurumlar vergisi standardı getirilmesi önerisi için OECD tarafından açılan ve kısa süre önce sonuçlanan konsültasyon çok çarpıcı sonuçlar ortaya koydu. Konsültasyona görüş veren şirketler ve uygulayıcılar, ağırlıklı olarak “çok uluslu şirketler için kuralların yeniden yazılmasına şu an için gerek olmayabileceği” noktasında birleştiler. EY Global Vergi Politikası Lideri Barbara Angus, konsültasyona sunduğu görüşte “Mevcut endişelerin bütünüyle ve adil bir biçimde değerlendirilebilmesi için öncelikle BEPS projesinin sonuçlarının tam olarak ortaya çıkmasını beklemek gerekiyor. Bunun için de ülkelerin, alınan önlemleri uygulamayı tamamlamış olmaları lazım” dedi.

Siemens Global Vergi Direktörü Georg Geberth de minimum kurumlar vergisi önerisini eleştirdiği görüşünde Angus ile benzer yönde ifadeler kullanarak “Bu tasarı BEPS’in hedeflediği ‘kar aktarımı ve değerin nerede yaratıldığı’ gibi meselelere odaklanmıyor. İş dünyası bu öneriyi biraz şaşırtıcı buldu.” şeklinde konuştu.

Konsültasyona görüş veren bir akademisyen ise “BEPS’in tam sonuçlarının beklenmesinde fayda var, ancak kar aktarımı konusundaki bazı olanakların aynı şekilde devam ettiği açıkça görülüyor” ifadesini kullandı. OECD önerisine finans alanında faaliyetleri bulunan dünya genelindeki sivil toplum örgütlerinden de sınırlı destek geldiği gözlendi.

Almanya’ya göre 2020’de uzlaşma mümkün

Diğer taraftan, bu konu 12-14 Nisan’da dünyanın en büyük 20 ekonomisinin maliye bakanlarını ve merkez bankası başkanlarını Washington’da bir araya getirecek IMF/G20 toplantılarında da gündemin en önemli maddesi olacak. Almanya Maliye Bakanı Olaf Scholz’ün minimum düzeyde bir kurumlar vergisi oranı benimsenmesi konusunu ortaya koyması ve bakanları bu yönde ikna etmeye çalışması bekleniyor. Scholz OECD üyesi ülkeler arasında 2020 ortası gibi bir anlaşma yapılmasını tahmin ediyor.

Global düzeyde uygulanacak bir oran belirlenmesi yönündeki ilk çağrılardan biri de Fransa’dan gelmişti. Fransa Maliye Bakanı Bruno Le Maire, ülkesinin 2019 başında devraldığı G7 dönem başkanlığı sırasında, tüm dünyada geçerli olacak bir oran uygulamasına geçilmesi için yoğun çaba göstereceğini söylemişti. Bazı çok uluslu şirketlerin çeşitli olanaklardan faydalanarak yüklü miktarlarda vergiyi ödemekten kurtulduklarına dikkat çeken Le Maire, “Düşük vergi oranları sunulması ve bir miktar rekabet gerekli olabilir, ancak çok düşük hatta sıfır oran uygulayan ülkeler var, bu kabul edilemez” şeklinde konuşmuştu. Almanya ve Fransa’nın başı çektiği minimum vergi standardı oluşturulması doğrultusundaki çabalara Hollanda’nın da destek verdiği biliniyor.

Herhangi bir ülkenin vergi rekabeti adına çok cazip oranlar sunabilmesinin önüne geçilmesini amaçlayan minimum kurumlar vergisi standardı için sorunsuz işleyecek bir yapı oluşturulabilmesi de önemli. Uzmanlara göre, bunun için çeşitli teknik kısımlara açıklık kazandırılması gerekiyor. Örneğin, öncelikle söz konusu minimum verginin çok uluslu şirketin, üzerinde anlaşılan eşiğin altında vergi oranına sahip bir ülkedeki faaliyetlerine mi yoksa sadece o şirketin global ortalama vergi oranının çok düşük olması halinde mi uygulanacağına karar verilmesi gerekiyor. Minimum vergi standardı için altyapı oluşturulurken dikkat edilmesi gereken bir diğer noktanın da çifte vergilendirmeye neden olacak durumlardan kaçınılması olduğu ifade ediliyor.

IMF: Vergi sisteminde acil reform şart

IMF geçtiğimiz günlerde yayınladığı bir raporda kurumlar vergisi sisteminde acil olarak küresel düzeyde bir değişikliğe ihtiyaç duyulduğunu belirtmişti. Dünya ekonomisinin büyük bölümüne maddi olmayan varlıklara dayalı yeni iş modeline sahip şirketlerin yön verdiğine dikkat çekilen raporda, uluslararası vergi sisteminin adaletine duyulan güvenin iyice azaldığı, ancak yeniden tesis edilebileceği vurgulanıyor. Reformların acil olarak gerçekleştirilmesi gerekiyor, çünkü vergi oranlarının düşük olduğu ülkelere kar aktarımı nedeniyle hükümetler önemli miktarda gelir kaybediyor.

IMF Başkanı Christine Lagarde’a göre kurumların vergilendirilmesinde uluslararası alanda yeni bir yaklaşıma duyulan ihtiyacın üç temel nedeni var. Birinci neden, vergiden kaçınma girişimlerine olanak veren koşulların varlığı ve kurumlar vergisi oranlarında yaklaşık otuz yıldır devam eden düşüş trendi. Bu durum uluslararası vergi sisteminin adaletine duyulan güvenin zedelenmesine neden oluyor.

İkincisi, mevcut ortamın özellikle gelişmekte olan ülkelerin, ekonomik büyümenin güçlendirilmesi ve gelir eşitsizliklerinin azaltılması için ihtiyaç duyulan kaynaklardan yoksun kalmalarına neden olması. IMF, Dünya Bankası, OECD ve Birleşmiş Milletler’in ortak girişimi olan Vergide İşbirliği Platformu (The Platform for Collaboration on Tax) söz konusu ülkelerin de sistemde daha fazla söz hakkına sahip olmaları için çalışıyor. BM’nin 2030 yılı için belirlenen “Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri”nin (SDG) tutturulabilmesi için bu çerçevede bir işbirliği şart.

Üçüncü neden ise teknoloji odaklı ve dijitale dayanan modern iş modellerinin yükselişiyle birlikte patent ve yazılım gibi değerlemesi zor varlıklara sahip olan şirketlerin vergilendirilmesi konusunda oluşan soru işaretleri. IMF raporuna göre işte bütün bunlara bağlı olarak uluslararası vergi sisteminin yeniden tasarlanması, karmaşık ve manipülasyona açık tarafların düzeltilmesi, bunun için de öncelikle reformların önündeki yasal ve idari engellerin kaldırılması, şeffaflık ve denetimin artırılması gerekiyor.

 

Bu makalede yer alan açıklamalar, yazarının konu hakkındaki kişisel görüşünü yansıtmaktadır. Makaledeki bilgi ve açıklamalardan dolayı EY ve/veya Kuzey YMM ve Bağımsız Denetim A.Ş.’ye sorumluluk iddiasında bulunulamaz. Mevzuatın sık değiştirilen ve farklı anlayışlarla yorumlanabilen yapısı nedeniyle, herhangi bir konuda uygulama yapılmadan önce konunun uzmanlarından profesyonel yardım alınmasını tavsiye ederiz.