Neden ve kimin için “Küresel Asgari Vergi”?

Abdulkadir Kahraman | 21/05/2021 | (Tüm Yazılar)

Ne gereği var “küresel asgari kurumlar vergisinin”?

21’inci yüzyılda ve özellikle Covid-19 ortamında dijital/dijitalleşen şirketlerin küresel ekonomideki payları daha da artıyor. Bu şirketlerin bazılarının gelirleri bir kısım ülke ekonomilerinin GSYİH’nı aşıyor.

Neden asgari kurumlar vergisi?

Çünkü “küresel ve dijital şirketler” mevcut uluslararası vergi mimarisi sayesinde yasal vergi oranlarından oldukça düşük efektif vergi (ticari kazanca yapılan ilaveler ve indirimler sonrasındaki matrah üzerinden hesaplanan vergi) oranlarına sahip. Ancak bu soruna çözüm tüm ülkelerin ortak mücadelesi ile mümkün. Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’nün (OECD) bu soruna çözüm çalışmaları sürüyor.

Aslında OECD’nin bu çalışmaları COVID-19 salgınına kadar bir ivme kazanmış, uluslararası vergilendirme mimarisinde köklü değişiklikler içeren Pillar I (dijital ekonomide ülkelerarasında vergileme hakkının paylaşımı) ve Pillar II (küresel asgari vergi) olarak adlandırılan iki ayaklı yaklaşımda epey mesafe alınmıştı. Fakat 2020’nin ikinci yarısından itibaren uluslararası vergi gündemindeki yoğunlaşma, yerini ülkelerin Covid-19 ile mücadele amacıyla aldıkları mali önlemler ve salgın sonrası izlenecek vergi politikalarıyla ilgili tartışmalara bıraktı.

Ayrıca ABD Hazine Bakanlığı18 Haziran 2020’deki basın açıklaması ile OECD’nin liderliğinde yürütülen dijital ekonominin vergileme sorunları ve çok uluslu şirketlerin vergilendirilmesi görüşmelerinden ABD’nin çekildi. ABD'nin çekilme gerekçesi, çokuluslu teknoloji şirketlerinin vergilendirilmesine yönelik vergileme çalışmalarının “ABD’li şirketlerin aleyhine olması” gösterildi.

Başkan Biden’dan “Amerika Yapımı Vergi Planı”

Peki bu şirketler adil bir vergi ödüyor mu? Neden küresel asgari vergi?

Bu sorunun cevabı “Amerika Yapımı Vergi Planı” içindeki önerilerden “küresel asgari kurumlar vergisi” önerisi ile verildi diye düşünülebilir.

ABD’deki başkanlık seçiminin Biden lehine sonuçlanmasının ardından ABD tekrar OECD’nin çözüm çabalarına destek vereceğini açıkladı. Hatta Başkan Biden ve hükümeti “Amerika Yapımı (Made in America)” başlığı ile bir “Vergi Planı” açıkladı. Plandaki ilkelerden biri de “küresel çapta sağlıklı bir asgari verginin kabulünü teşvik ederek, ülkelerin çok düşük kurumlar vergisi oranları uygulamaya yönelik teşviklerin azaltılması “oldu. Böylece “yüksek ticari kârlar elde eden, ancak vergi matrahı olmayan veya çok az olan çok uluslu şirketlerin defter kazançlarına %15 asgari vergi uygulanması” önerisi gündeme geldi.

Plandaki vergileme ilkeleri aşağıdaki gibi açıklandı:

  • Kritik yatırımların finansmanı için yeterli geliri toplamak,
  • Emeği ödüllendiren daha adil bir vergi sistemi inşa etmek,
  • Kâr kaydırmanın azaltılması ve offshore yatırımlara özgü teşviklerin elimine edilmesi,
  • Dünyanın her tarafında kurumlar vergisi indirimi yarışının sonlandırılması,
  • Tüm şirketlerin adil düzeyde vergi ödemesini zorunlu tutmak,
  • Rekabet edebilmek için dirençli bir ekonomi oluşturmak.

ABD bu planla gelecek 15 yılda yaklaşık 2,5 trilyon ABD doları vergi toplamayı bekliyor ve bu tutar kritik altyapı yatırımlarının finanse edilmesinde kullanılacak.

“Asgari vergi” ne demek?

Aslında Türk vergi mevzuatındaki “kontrol edilen yabancı kurum kazancı” düzenlemesi olarak adlandırılan; Türkiye’de mukim şirketlerin “pasif nitelikli gelirler elde eden yurt dışı iştiraklerinin kurum kazançlarının, Türkiye’ye dağıtılsın veya dağıtılmasın Türkiye'de kurumlar vergisine tâbi tutulması” uygulamasına benziyor.

Küresel asgari vergi uygulaması; kazancın pasif veya aktif olup olmadığına bakılmaksızın, bir ülke mukimi olan şirketin kazancının dünyanın neresinde elde edildiğine bakılmaksızın, kazancın en azından belirli bir yüzdesini vergi olarak ödemesini sağlayan bir vergi sistemi önerisidir. Küresel asgari vergi oranı uygulamasını benimseyen bir ülkenin mukimi olan bir şirket, faaliyetlerinin bir kısmı denizaşırı ve düşük vergi oranına sahip diğer bir ülkenin mukimi bir şirketten elde etmesi durumunda; kendi ülkesinin hazinesine/maliyesine kanunla belirlenen asgari vergi oranı ile şirketin yurtdışında elde ettiği kazançları üzerinden ödediği tutar arasındaki fark kadar bir vergiyi mukimi olduğu ülkeye ödemesi gerekecek.

Örnek vermek gerekirse, bir ülkenin küresel asgari vergi oranının %15 olduğu durumda, bu şirketin yurtdışındaki iştirakinden %5 oranında vergi yükü içeren bir kâr elde etmesi halinde ülkesine ek %10 vergi ödemek suretiyle küresel asgari vergi uygulamasına uyumlu hale gelmesi gerekecektir.

Asgari vergi oranı ve gelişen ülkelere etkisi?

Küresel asgari vergi oranı konusunda OECD’nin yürüttüğü “Pillar II” ile ilgili istişare ve hesaplamalarda esas alınan “küresel asgari vergi” oranı önerisi var. Diğer bir deyişle, OECD’nin bu çalışmalarda dikkate aldığı oran %12,5. ABD tarafından önerilen %21 ile OECD’nin önerdiği oran kıyaslandığında uzlaşı kolay olmayacak gibi görünüyor. Oranın yüksekliği ABD’nin yürürlükteki GILTI uygulamasındaki (Global intangible low-taxed income) oran %10,5 ile kıyaslandığında da yüksek kalıyor.

Bloomberg HT’nin 21.5.2021 tarihli haberinde; ABD Hazine Bakanlığı, küresel asgari kurumlar vergisi oranının en az yüzde 15 olması gerektiği bildiriliyor. ABD’nin yüksek oran önerisi gerekçesi, Biden yönetiminin kritik altyapı yatırımlarının finansmanı kaynak arayışı olduğu açık.

Kurumlar vergisi indirim yarışı biter mi?

ABD Hazine Bakanı Janet Yellen bir konuşmasında “küresel asgari vergi uygulamasıyla, aynı zamanda 30 yıldır dibe doğru süren kurumlar vergisi yarışını da sona erdirmeyi amaçladığını” açıkladı.

OECD verilerine bakıldığında doğrudan yabancı sermaye çeken ülkeler yıllar boyunca kurumlar vergisi oranlarını indirdi. 2000 yılında 6 OECD ülkesinin kurumlar vergisi oranı %25’in altında iken, bu sayı 2018 yılında bu sayı 22’ye çıkmıştır. Bunlar arasında gelişmekte olan ülkeler ve Türkiye’de var. Küresel asgari vergi uygulaması, gelişmekte olan ülkelerin doğrudan yabancı yatırım cazibesinin kaybına neden olabileceği dile getiriliyor. Bu nedenle, küresel asgari vergi oranının daha düşük olmasını savunanlar, %21 gibi bir oranın gelişmekte olan ülkelerin doğrudan yatırım çekme konusunda dezavantajlı hale getirerek bu ülkelerin daha az doğrudan yatırım çekeceğini ifade ediliyor.

ABD önerisine ülke tepkileri nasıl?

Gelişmiş ülkeler öneriyi nasıl karşıladı? Bazı ülkeler küresel asgari vergi oranından daha önemlisinin “dijital ekonominin vergilemesindeki uzlaşı olduğunu” açıklıyor. Independent’ın 17 Mayıs 2021 tarihli haberinde Birleşik Krallık Hazine ve Maliye Bakanı Rishi Sunak, “küresel asgari vergi yerine şirketlerce ödenen verginin nerede ödendiğine odaklanmak gerektiğini” dile getiriyor. Haberde İngiliz hükümetinin “küresel asgari vergi” yerine “reformların çokuluslu şirketlerin satış yaptıkları ve faaliyet gösterdikleri ülkelerde daha fazla vergi ödemesine odaklanmasını” istiyor. İngiliz yetkililer, “Biden'ın vergi planındaki teklifin orantısız bir şekilde ABD'ye fayda sağlayacağını ve öneri sonrasında şirketlerin ABD’de daha fazla vergi ödeyeceğini anladıklarını” açıklıyorlar.

Gazete Hazine Müsteşarlığı sözcüsünün “Birleşik Krallık, birkaç yıldır ekonominin dijitalleşmesinin yarattığı vergi sorunlarına uluslararası bir çözüm için baskı yapmakta proaktif davrandı. ABD yönetiminin bu zorluklara OECD aracılığıyla bir çözüm üretme konusundaki taahhüdün yenilenmesini memnuniyetle karşılıyoruz. Ayrıca, herhangi bir anlaşmanın, dijital şirketlerin Birleşik Krallık'ta ekonomik faaliyetlerini yansıtan vergileri ödemesini sağlayacak değişiklikleri içermesi de çok önemli" açıklamalarına yer verdi.

The New York Times’ın 20 Mayıs 2021 tarihli haberinde, Fransa ve Almanya maliye bakanlarının %21'lik asgari vergi oranı desteklemek istediklerini belirtirken, İrlanda %12,5 kurumlar vergisi oranına sahip olduklarını ve %21 oranına ilişkin çekincelerini dile getiriyor.

Bu açıklamalardan ABD’nin “küresel asgari vergi oranı” önerisinin desteklendiği ancak dijital şirketlerin bu ülkelerin pazarlarından elde ettikleri hasılat üzerinden adil bir vergi alınması ile ilgili “Pillar I” konusunda çözüm beklediği anlaşılmaktadır. İngiltere’nin de dahil olduğu dijital hizmet vergisi uygulamasına başlayan ülkelere karşı Başkan Trump döneminde açılan soruşturmalar hala devam etmektedir.

Diğer taraftan ABD, “Avusturya, Brezilya, Çek Cumhuriyeti, Avrupa Birliği, Hindistan, Endonezya, İtalya, İspanya, Türkiye ve İngiltere” gibi ülkelerin tek taraflı “dijital hizmet vergisi” uygulamalarına karşı başlattığı soruşturmalarda bu vergileri “ayrımcı, dayanaksız ve ABD ticaretini kısıtlayıcı” bularak 2020 yılından sonra bu ilkelerden gelen mallara ek gümrük vergileri uygulamayı (Türkiye dahil) gündeme getirmiştir.

Dolayısıyla, ABD’nin asgari kurumlar vergisi önerisinin hayata geçirilmesi, OECD’nin dijital / teknoloji şirketleri vergilemesi (Pillar I) konusunda uzlaşı ile birlikte ele alınmasına büyük ölçüde bağlı olacaktır.

Tüm bu gelişmeler ışığında Covid-19 salgınının yarattığı finansal yüklere karşı “küresel asgari vergi” gelişmeleri ile artık “düşük kurumlar vergisi döneminin” sonu geliyor gibi görünüyor. Ülkemiz de dahil birçok ülkede kurumlar vergisi artışları başladı ve kalıcı olacak gibi görünüyor.

Global asgari kurumlar vergisi “yeni normal” olacak gibi.

 

Bu makalede yer alan açıklamalar, yazarının konu hakkındaki kişisel görüşünü yansıtmaktadır. Makaledeki bilgi ve açıklamalardan dolayı EY ve/veya Kuzey YMM ve Bağımsız Denetim A.Ş.’ye sorumluluk iddiasında bulunulamaz. Mevzuatın sık değiştirilen ve farklı anlayışlarla yorumlanabilen yapısı nedeniyle, herhangi bir konuda uygulama yapılmadan önce konunun uzmanlarından profesyonel yardım alınmasını tavsiye ederiz.