Çeyiz parası ve sermaye artışı bir arada…

M. Fatih Köprü | 22/03/2015 | (Tüm Yazılar)

Meclis Plan ve Bütçe Komisyonunda önemli bir torba yasa teklifi var. Bu yazıyı hazırladığımız tarihte Komisyonda görüşmeleri devam ediyordu. Önümüzdeki günlerde Genel Kurula gelmesi bekleniyor.

Yasa teklifinde çeyiz, konut ve doğum yardımı gibi desteklerin yanında vergisel bazı düzenlemeler de yer alıyor. Yardımların, kamuoyunun ilgisini daha çok çektiği açık. Bizim konumuz ise teklifte yer alan vergisel düzenlemeler ve özellikle sermaye artışlarına ilişkin teşvik uygulaması. Ama yine de konumuza geçmeden önce bu yardımlara kısaca değinmek istedik.

Doğum yardımı

Teklifte Türk vatandaşlarına, canlı doğan birinci çocuğu için 300 lira, ikincisi için 400 lira, üçüncü ve sonraki çocukları içinse 600 lira çocuk yardımı yapılması öngörülüyor. Yardım anneye ödenecek. Bu paradan vergi kesilmeyecek, haczedilmesi de mümkün olmayacak.

Çeyiz parası

Yasa teklifinde, evlenmek isteyen kişiler tarafından bankada gönüllü katılıma dayalı olarak açtırılacak çeyiz hesabına, Devlet tarafından katkı sağlanacağına ilişkin bir düzenleme yer alıyor. Aman bu parayı alacağım diye boşanmayın! Çünkü Devlet katkısı sadece 27 yaşını doldurmamış olanların ilk evlilikleri için verilecek. Katkı tutarı asgari süre kalınması şartıyla ve hakediş sürelerine göre farklılaşabilecek ve her halükarda 5 bin liradan fazla olamayacak.

Konut desteği

Konut sahibi olmak isteyenler de unutulmamış. Bu destek de sadece ilk ve tek konut alımlarında sağlanıyor. Bunun için de, bankada gönüllü katılıma dayalı bir hesap açtırılması gerekiyor. Hesap TL cinsinden konut tasarruf hesabı olacak. Gerçek kişiler adına açılan bu hesaplara, asgari süre kalınması şartıyla ve hakediş sürelerine göre farklılaşan oranda Devlet katkısı sağlanacak. Katkı tutarı 15 bin liradan fazla olamayacak ve bankalar aracılığıyla ödenecek. Hak sahiplerinin belirlenmesi, aktarılacak Devlet katkısının doğru ve tam hesaplanması gibi konular bankanın sorumluluğunda.

Yasa teklifinde bu yardımlar genel hatlarıyla düzenleniyor. Yardımların ödenme esasları, limitler, hakediş süreleri gibi hususların Bakanlar Kurulu tarafından belirlenmesi öngörülüyor.

Kâr payı stopajı oranı

Yasa teklifinde sadece yukarıdaki düzenlemeler yok. Vergisel düzenlemelerin başında, Bakanlar Kuruluna, halka açık anonim şirketler tarafından dağıtılan kâr payları için farklı stopaj oranı belirleme yetkisinin verilmesi geliyor. Bu yetki kapsamında Bakanlar Kurulu şu anda yüzde 15 olarak uygulanan kâr payı stopajı oranını halka açık anonim şirketler için yüzde 0 ilâ yüzde 20 arasında belirleyebilecek. Bu düzenleme sonrasında oranın artırılması değil, yüzde 15 oranından daha düşük bir oranın belirlenmesi bekleniyor.

KDV istisnası

Uluslararası kuruluşlar ve bunların mensuplarının yararlanacağı katma değer vergisi (KDV) ve özel tüketim vergisi (ÖTV) istisnalarının kapsamı genişletiliyor. Buna göre ev sahibi ülke anlaşması veya ülkemizin taraf olduğu diğer anlaşmalar çerçevesinde Türkiye’de faaliyet gösteren uluslararası kuruluşlar ve söz konusu kuruluşların T.C. vatandaşı olmayan yöneticileri, ilgili maddelerde düzenlenen KDV ve ÖTV istisnalarından yararlanabilecekler.

E-Tebligat

E-tebligat aslında yeni bir düzenleme değil. 2010 yılında bir yasa ile Vergi usul Kanunu’na eklenmişti. Buna göre e-tebligat, tebliğe elverişli elektronik bir adres vasıtasıyla elektronik ortamda yapılan tebligat anlamına geliyor. Teklif aynen yasalaşırsa, elektronik ortamda tebligatın, muhatabın elektronik adresine ulaştığı tarihi izleyen 5. günün sonunda yapılmış kabul edileceğine ilişkin hüküm ilgili maddeye eklenmiş olacak.

E-Yoklama

“Kayıt Dışı Ekonomiyle Mücadele Stratejisi Eylem Planı” açıklandığında, elektronik yoklama sisteminin hayata geçirileceği söylenmişti. Yasa teklifinde, yoklama yerinde yoklama fişiyle aynı mahiyette olan elektronik yoklama fişinin düzenlenebilmesine ilişkin hüküm yer alıyor. Bu fiş yoklama yapılan kişi veya yetkili adamı tarafından elektronik imza araçlarıyla imzalanabilecek.

Sermaye artışına teşvik

Yasa teklifiyle, Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 10. maddesindeki indirim kalemlerine bir yenisinin eklenmesi öngörülüyor. Buna göre sermaye şirketlerinin ödenmiş veya çıkarılmış sermaye tutarlarındaki nakdi sermaye artışları üzerinden, yasada yer verilen oranda bir faiz hesaplanacak ve bulunan faiz tutarının yarısı kurumlar vergisi beyannamesinde indirim olarak dikkate alınacak. Yeni kurulan sermaye şirketlerinde ise indirim tutarı, ödenmiş sermayenin nakit olarak karşılanan kısmı üzerinden hesaplanacak.

Hesaplamada faiz oranı olarak, T.C. Merkez Bankası tarafından indirimden yararlanılan yıl için en son açıklanan “Bankalarca açılan TL cinsinden ticari kredilere uygulanan ağırlıklı yıllık ortalama faiz oranı” kullanılacak.

Ancak bu indirimden; finansal kiralama şirketleri, faktoring şirketleri, finansman şirketleri, varlık kiralama şirketleri, bankalar ve sigorta şirketleri gibi finans, bankacılık ve sigortacılık sektöründe faaliyet gösteren kurumlar ile kamu iktisadi teşebbüsleri yararlanamıyorlar.

İndirime, sermaye artırımına ilişkin kararın veya ilk kuruluş aşamasında ana sözleşmenin tescil edildiği hesap döneminden itibaren başlanıyor. İndirim tutarı, nakdi sermayenin ödendiği ay kesri tam ay sayılmak suretiyle hesap döneminin kalan ay süresi kadar hesaplanıyor. Matrahın yetersiz olması nedeniyle ilgili dönemde indirilemeyen tutarlar sonraki hesap dönemlerine devredebiliyor.

Sermaye şirketlerine nakit dışındaki varlıkların devrinden kaynaklananlar dahil olmak üzere, sermaye şirketlerinin birleşme, devir ve bölünme işlemlerine taraf olanlarından kaynaklanan sermaye artırımları indirim hesaplamasında dikkate alınmıyor.

Nakdi artış olmalı

Sadece nakdi sermaye artışları dolayısıyla indirim hakkından yararlanılabiliyor. Peki nakdi sermaye nedir? Ortaklar tarafından taahhüt edilerek nakit olarak şirkete konan ve dolayısıyla özkaynaklarda artış yaratan paranın nakdi sermaye olduğu açık.

Ancak anonim şirketlerin bilançolarında özkaynaklar içerisinde çeşitli kalemler yer alıyor. Dönem kârı veya geçmiş yıllara ilişkin kârlar, olağanüstü yedekler, yasal yedekler veya ana sözleşmeye istinaden şirkette bırakılmasına karar verilmiş olan diğer yedekler. Hatta bazı şirketlerin özkaynakları arasında hâlâ enflasyon farkları da bulunabiliyor. Bu kalemlerden yasal olarak sermayeye ilave edilebilecek olanların sermaye artışında kullanılması durumunda bir nakdi sermaye artışından söz edilebilir mi? Ya da şirketin ortağa olan borçlarının TTK kapsamında sermayeye ilave edilmesi durumunda, bu kaynaktan yapılan artışlar nakdi artış olarak değerlendirilebilecek mi?

Teklifin bu haliyle yasalaşması durumunda Bakanlık tarafından öncelikle bu konunun açıklığa kavuşturulmasında ve yapılacak açıklamalarda özkaynaklar içerisinde yer alan sermayeye ilave edilebilir nitelikteki tüm kalemler ile ortaklara borçlar hesabında bulunan tutarların sermayeye ilavesinin nakdi artış kabul edilerek, indirim uygulamasından yararlanabilmesinin sağlanması gerektiği kanaatindeyiz. Ya da sermaye artışlarının gerçekten teşvik edilmesi amaçlanıyorsa, Komisyon veya Genel Kurulda nakdi sermaye artışları ibaresinin yukarıda saydığımız kalemleri de kapsayacak şekilde genişletilmesinin, bu yasasın ruhuna daha uygun olacağını düşünüyoruz.

Yasadan önceki artışlar

Bir başka konu da, 2015 yılı içerisinde olmakla birlikte yasadan önce gerçekleştirilen nakdi sermaye artışlarının durumunun ne olacağıdır. Yani sermaye artışı yasadan önce, kazanç, istisna ve indirimlerin yazıldığı kurumlar vergisi beyannamesinin verilmesi yasadan sonra. Bu durumda, matrahın yıllık kazanç üzerinden hesaplanacağı dolayısıyla beyanname anında indirime ilişkin yasa hükmünün yürürlükte olduğu kabul edilerek, hesaplanan indirim tutarının beyanname üzerinde dikkate alınabileceği söylenebilir.

Ancak olaya, indirime hak kazanılıp kazanılmadığı açısından bakılması gerekiyor. Sermaye artışı yapıldığı tarihte böyle bir indirim düzenlemesi yoktu. İndirimin şartı olan sermaye artışının yasa yürürlüğe girmeden yapılmış olması durumunda, söz konusu indirime hak kazanıldığını kabul etmek, bizce çok doğru bir yaklaşım olmayacaktır.

Bu nedenle önümüzdeki günlerde sermaye artışı yapmayı planlayan şirketlerin, teklifin yasalaşma sürecini ve sonrasında İdare tarafından yapılacak açıklamaları yakından takip etmelerinde fayda olduğunu düşünüyoruz. 

 

 

Bu makalede yer alan açıklamalar, yazarının konu hakkındaki kişisel görüşünü yansıtmaktadır. Makaledeki bilgi ve açıklamalardan dolayı EY ve/veya Kuzey YMM ve Bağımsız Denetim A.Ş.’ye sorumluluk iddiasında bulunulamaz. Mevzuatın sık değiştirilen ve farklı anlayışlarla yorumlanabilen yapısı nedeniyle, herhangi bir konuda uygulama yapılmadan önce konunun uzmanlarından profesyonel yardım alınmasını tavsiye ederiz.