Page 8 - VG_Ekim2017
P. 8
Anılan madde hükmü, gerek doktrinde gerekse de yargı ve lehe yargı kararı üzerine davalı idare tarafından ödenen
nezdinde gerek kapsadığı iadeler gerekse de kapsadığı tutarın mükellefe 09.12.2016 tarihinde iade edildiği dikkate
dönem açısından eleştiri konusu edilmiş ve nihayet Anayasa alındığında, mükellefin ödediği tutardan 25.05.2014 tarihi
Mahkemesi’nin 14.05.2011 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan ile 09.12.2016 tarihleri arasında 2,5 yılı aşan süre boyunca
10.02.2011 tarih ve E.2008/58, K.2011/37 sayılı kararı ile mahrum kaldığı ve bu tutarın Devletin uhdesinde tutulduğu
iptal edilmiştir. anlaşılmaktadır.
İptal kararı sonrasında 6322 sayılı Kanun ile yeniden bir Mükellefin ödediği tutar, enflasyonist ortamda hem değer
düzenleme yapılarak, fazla ve yersiz tahsil edilen vergiler için yitimine uğramış hem de mükellef tarafından söz konusu
hukuka aykırılık bir ölçüde giderilebilmişse de, yargı kararı tutardan elde edilebilecek getirilerden yararlanılamamıştır.
üzerine yapılacak iadelere ilişkin olarak herhangi yasal bir
düzenleme getirilmemiştir. Bu açıdan bakıldığında, mükellefin yargı kararı ile hukuk aykırılığı
saptanmış olan idari işlem nedeniyle uğradığı zararın, asgari
VUK 112/4. maddesinin Anayasa Mahkemesi kararının iptali olarak, ödediği tutara 25.05.2014 tarihi ile 09.12.2016
öncesi ve sonrası olmak üzere yargı nezdindeki tartışmalara tarihleri arasında işleyecek faiz ile giderilmesi beklenir.
makalemizin ilerleyen bölümlerinde yer verilecektir.
Ancak İYUK’un 28. maddesinin 6. fıkrasındaki düzenleme bu
Yer verilen VUK düzenlemelerine bakıldığında, vergi davalarında zararı karşılar nitelikte değildir. Nitekim İYUK’un ilgili hükmü
tesis edilen lehe mahkeme kararına istinaden mükellefe yargı kararının geç infazından kaynaklanan zararların telafisine
yapılacak iadelerde mükellefe faiz ödenmesine yönelik olarak yönelik olup verilen örnek açısından değerlendirildiğinde,
yasal bir düzenleme getirilmediği anlaşılmaktadır. mükellef lehine işleyecek faizin, mahkeme kararının davalı
idareye tebliğ edildiği tarih olan 06.10.2016 ile mükellefe
ii. İYUK düzenlemeleri tebliğ edildiği tarih olan 08.10.2016 arasındaki iki günlük
dönem ve mükellefin banka hesap numarasına ilişkin
Vergi davalarında mükellef lehine faize hükmedilmesini öngören bildirimde bulunduğu 08.11.2016 ile davalı idarenin iadeyi
bir diğer düzenleme ise İYUK’un 28. maddesinin 6. fıkrası ile gerçekleştirdiği 09.12.2016 arasındaki bir aylık gibi bir dönem
getirilen düzenlemedir. için işleyebileceği anlaşılmaktadır.
İlgili hüküm uyarınca, tazminat ve vergi davalarında idarece, Bu kapsamda İYUK’un 28. maddesinin 6. fıkrasında öngörülen
mahkeme kararının tebliğ tarihi ile ödeme tarihi arasındaki düzenleme yargı kararı üzerine mükellefe yapılan iadelerde
süreye AATUHK’nın 48. maddesine göre belirlenen tecil faizi mükellefin ödediği tutardan mahrum kaldığı süre boyunca
oranında hesaplanacak faiz ödeneceği ancak mahkeme kararının uğradığı zararı karşılar nitelikte değildir.
davacıya tebliği ile banka hesap numarasının idareye bildirildiği
tarih arasında geçecek süre için faiz işlemeyeceği hüküm altına Dolayısıyla, Türk mevzuatındaki kanun –gerek VUK gerekse de
alınmıştır. İYUK- düzenlemelerine bakıldığında, vergi davalarında tesis
edilen lehe mahkeme kararına istinaden mükellefe yapılacak
Bu düzenleme ise her ne kadar yargı kararı üzerine mükellef iadelerde ödeme tarihi ile iade tarihi arasındaki dönem için faiz
lehine faize hükmedilmesini öngörmekte ise de; söz konusu ödenmesine ilişkin yönelik bir yasal düzenleme getirilmediği
düzenleme yargı kararının geç infazından kaynaklanan değer sonucuna varılabilmektedir.
kayıplarının telafisine yönelik bir düzenlemedir.
Konu yargı nezdinde pek çok hukuki tartışmayı beraberinde
Bu anlamda, mükellefin idarenin hukuka aykırı işlemi nedeniyle getirmiş olup yargının konuya ilişkin geçmiş dönem
ödediği tutarın mahrum kaldığı süre boyunca, diğer bir tartışmalarına ve güncel görüşüne aşağıda yer verilmektedir.
ifadeyle, ödeme tarihinden iade tarihine değin uğradığı zararın
tazminini sağlamaktan uzaktır. Bu husus, aşağıdaki örnekle C. Yargının görüşü
somutlaştırılabilir.
Yargı kararına üzerine mükellefe yapılacak iadelerde ödeme
Örneğin, bir mükellef tarafından kurumlar vergisi ile iade tarihi arasındaki dönem için mükellef lehine faiz
beyannamesinin ihtirazi kayıtla beyan edilerek kurumlar vergisi uygulanmasına ilişkin olarak yargının görüşü, aşağıda belirtilen
ödemesinin 25.05.2014 tarihinde gerçekleştirildiğini, ancak dönemler itibariyle incelenecektir.
ihtirazi kayıt dikkate alınmadığını ve ihtirazi kayıt dikkate
alınmaksızın gerçekleştirilen tahakkukun iptali ve fazladan a. 1999 yılı öncesi dönem
ödenen verginin iadesi talebi ile 20.06.2014 tarihinde b. 1999 yılından sonraki ve VUK’un 112/4. maddesinin ilk
dava yoluna başvurulduğunu varsayalım. Başvurulan dava şeklinin iptali öncesi dönem
yolunda, 17.08.2016 tarihinde mükellef lehine mahkeme
kararı tesis edilmiş olsun. Söz konusu kararın davalı idareye c. Anayasa Mahkemesi’nin VUK’un 112/4. maddesinin ilk
06.10.2016 tarihinde tebliğ edildiğini, 08.10.2016 tarihinde şekline ilişkin iptal kararı
davacı mükellefe tebliğ edildiğini ve mükellef tarafından da d. Güncel durum
banka hesap numarasının 08.11.2016 tarihinde bildirildiğini
varsayalım. Vergi dairesi tarafından da iade 09.12.2016 a. 1999 yılı öncesi dönem
tarihinde gerçekleştirilmiş olsun.
Makalemizin önceki bölümlerinde ifade olunduğu üzere, vergi
Mükellefin davalı idareye 25.05.2014 tarihinde ödeme yaptığı yükümlüsünden fazla/yersiz tahsil edilen veya kanunen iade
8 Ekim 2017