Gülaylar Grup İcra Kurulu Üyesi

Şeyda Oltulu

“EY bana bir ömür boyu sürdürdüğüm harika dostluklar kazandırdı”

EY Alumni Söyleşileri bölümünün yeni konuğu, kuyumculuk sektörünün köklü şirketlerinden olmasının yanı sıra son dönemde adını gayrimenkul alanında sıklıkla duyduğumuz Gülaylar Grup’un İcra Kurulu Üyesi Şeyda Oltulu.

Şeyda Oltulu, Notre Dame De Sion Fransız Lisesi’nin ardından İstanbul Teknik Üniversitesi İşletme Mühendisliği bölümünden mezun oldu. Eğitimini tamamlamasıyla birlikte 1986’da EY (o zamanki adıyla Arthur Young) Türkiye’de denetim asistanı olarak çalışmaya başlayan Oltulu, EY bünyesinde tam 26,5 yıl hizmet vermiş bir Alumni.

Oltulu görev aldığı denetim bölümünde sigorta sektörü liderliği de dahil olmak üzere önemli sorumluluklar üstlenip, çeşitli sektörlerden çok sayıda yerli ve yabancı şirketin bağımsız denetim projelerini yönetti. Uluslararası değişim programı kapsamında 1993’te EY’nin California’daki Riverside ofisinde görevlendirilen Oltulu, burada bir yıl boyunca denetim müdürü olarak çalıştı.

Oltulu, sigorta şirketleri için sermaye yeterliliği düzenlemeleri getiren Solvency II'ye uyum sürecinde Türk sigorta sektörü için bir yol haritası oluşturulması, düzenlemelerin muhtemel etkilerinin tespit edilmesi ve diğer ülke uygulamalarının incelenmesi gibi amaçlarla Hazine Müsteşarlığı Sigortacılık Genel Müdürlüğü’nce kurulan Solvency II İhtisas Komitesi üyeliği de yaptı. Sigortacılık alanında ayrıca Bireysel Emeklilik Sisteminin ve Sigortacılık Türkiye Muhasebe ve Finansal Raporlama Sistemi uygulamalarının sektörde etkinlik kazanması için Sigortacılık Genel Müdürlüğü ve diğer bağımsız denetim firma temsilcileriyle çalışmalar gerçekleştirdi. EY’deki kariyeri içerisinde 2004 – 2007 yılları arasında Muhasebe Uygunluk ve Raporlama (ACR) biriminin başkanlığını da sorumlu ortak olarak yürüten Oltulu 2012 Eylül sonu EY’den ayrıldıktan sonra 2013 yılında Gülaylar Grup’a geçti.

Kızları Sezin, Şeyda Oltulu, torunu Lale, eşi Erdal, damadı İbrahim bey ve annesi.

Vergide Gündem: Türkiye’de kuyumculuk sektörünün en saygın temsilcilerinden biri olan Gülaylar Grup uzun süredir gayrimenkul alanında dünya çapında projelere imza atıyor. İş dünyasında 90 yılı aşan bir geçmişi olan grup, üç sektörde (kuyumculuk, turizm ve gayrimenkul geliştirme) hizmet veriyor. Yurt içi ve yurt dışı gayrimenkul geliştirme yatırımlarının ardından son olarak Kozyatağı Carrefour AVM satın alındı. Gülaylar çatısı altındaki Gayrimenkul Grubunun İcra Kurulu üyesi olarak görev yapıyorsunuz. Faaliyet gösterilen alanlardaki mevcut durumun değerlendirilmesiyle başlayarak grup bünyesinde yürütülen çalışmalar ve sizin bulunduğunuz pozisyon çerçevesinde yaptıklarınızdan biraz söz edebilir misiniz? 


Şeyda Oltulu: Gülaylar Grup 90 yılı aşkın bir süredir hizmet vermekte olan saygın, alanında oldukça başarılı bir topluluk. Önce kuyumculuk, daha sonra ise turizm alanında faaliyet gösterilmeye başlanmış. Sonraki yıllarda ticari gayrimenkul geliştirme alanında yatırımlarını ilerletmeye başlayan grubun bu alandaki ilk girişimlerinden biri 2002 yılında Gebze’de DHL için dünya standartlarında inşa edilen ilk lojistik merkez yatırımı olup alışveriş merkezi (AVM) alanında ise 2005 yılında inşaatına başlanan Türkiye’nin ve Avrupa’nın sayılı alışveriş merkezleri arasında gösterilen City’s Nişantaşı AVM’dir.

City’s Nişantaşı çok hızlı bir yapım sürecinin ardından 2008’de kapılarını açmış bulunmaktadır. Grubumuzun ayrıca New York’ta kuyumculuk alanında bir alışveriş merkezi – IGT Shopping Mall, 2013 yılında Metro AG’den satın alınıp geliştirilen Türkiye’nin en çok ziyaret edilen alışveriş merkezlerinin başında gelen, doğa dostu ve 2018 yılında Avrupa’dan birçok mükemmellik ödülüyle (European Property Awards en iyi mimari proje/en iyi renovasyon projesi/en iyi sosyal alanlar) dönen Ümraniye’deki Meydan İstanbul AVM ile 2018 yılı başlarında portföyümüze kattığımız İstanbul’un en önemli metro bağlantı merkezlerinden birinde yer alan Kozyatağı Carrefour AVM bulunmaktadır.  

 

Gayrimenkul Grubumuzun İcra Kurulu üyesi olarak görev yapmaktayım. Ağırlıklı olarak yatırım projelerimizde analiz ve mali denetim/kontrol alanlarında çalışıyorum. Günlük ve aylık rutinlerimde ise yine kiralama, mali ve idari alanlarda denetleme ağırlıklı olarak sözleşmeler, bütçe ve faaliyet raporları bazında incelemeler yapıyor sonuçları ilgili yönetim grupları için değerlendiriyorum. Şirketlerimizde kurumsal yapı anlayışımızın bir sonucu olarak piyasada ve düzenleyici kurumlardaki gelişmeler paralelinde uyum süreciyle bağlantılı olarak ekiplerimizle projeler yürütüyorum. Tüm bu konularda her zaman olduğu gibi ağırlıklı olarak mali işler, denetim, hukuk ve kiralama müdürlüğü birimleriyle çalışıyorum.

 

Vergide Gündem: Türkiye’de gayrimenkul sektörüyle ilgili olarak uzun süredir telaffuz edilen bir “stok fazlası”, “sektörde balon oluştuğu” şeklinde tanımlamalar var. Sizce Türkiye’de sektörün güçlü ve zayıf yanları hangileri? Bir dönem çok üst seviyelere çıkan yabancı yatırımcı ilgisi devam ediyor mu, yatırım kararı alırken en çok hangi risk faktörlerini dikkate alıyorsunuz?


Şeyda Oltulu: Biz grup olarak bu alandaki yatırımlarımızı ticari gayrimenkul tarafında gerçekleştiriyoruz. Yatırım kararlarını alırken dikkat ettiğimiz birçok husus yanında önceliği yatırımın yapılacağı lokasyon, hizmet vereceği alanın lojistik/ulaşım imkanları, geliştirme yapabilme olasılıklarının yüksek olması, kiralama olanakları ve bulunduğu noktada çevreye fayda sağlama faktörleri alıyor.
Ahmet Haytaoğlu, Levent Özakhun, Ahmet Eren, Ayşe Turalı, Berk Hacıgüzeller, Aslı Colley. Oturanlar: Şeyda Oltulu ve Nejat Ersoy

Şeyda Oltulu ve Mete Türkoğlu

Gayrimenkul sektörü ve ticari alanda ofisler, iş merkezleri ve Alışveriş Merkezleri son yıllarda oldukça gelişim gösterdi, sayıca arttı. Yanlış konumlandırılan, ihtiyaçlara yönelik olarak geliştirilemeyen, shopmix yapısı ve çeşitliliği zayıf, günümüze ve en önemlisi geleceğe yönelik değişimlere ayak uyduramayan yerler maalesef hızlı bir şekilde güç kaybediyor. Ancak doğru konumlandırılan, geliştirilmeye ve değişime açık olan yerlere yatırımcı ilgisi devam etmektedir. Bizim şu andaki doluluk oranlarımız ve kiralama alanında gösterilen ilgi oldukça iyi. Ayrıca yaptığımız son yatırımlardaki yenileme/iyileştirme/geliştirme çalışmaları çerçevesinde üzerinde çalıştığımız projelerimiz bulunuyor. Grubumuz üst yönetimi ve çalışma ekiplerimiz dünyadaki uygulamaları çok yakından takip eden oldukça vizyoner bir yapıya sahip. Hedeflerimiz açısından “bunu yapmak çok zor” diye bir şey yok. Hayal ediyor, çok çalışıyor ve hayata geçiriyoruz. 

 

AVM’lerimizle ilgili raporlamaları incelediğimizde ziyaretçi sayılarının hep artış trendinde olduğunu gözlemliyorum. Perakende sektörü de bundan büyük memnuniyet duyuyor, bu durum satın alımı hareketlendiren bir ortam ve fayda sağlıyor. Örneğin Nişantaşı özelinde konuştuğumuzda City’s Nişantaşı aynı zamanda turistler için de oldukça gözde olan bir yer, son bir yıldır ciddi bir yabancı ziyaretçi sayısı artışı ve alışverişi söz konusu.

 

Biz daha çok ticari gayrimenkul tarafında bir operasyon yürüttüğümüz için, diğer gayrimenkul alanlarında satışların düşüşü şeklinde yaşanan zorluklardan aynı şekilde etkilenmedik. Ancak dünya ve ülke genelinde yaşanan çeşitli ekonomik ve siyasi gelişmeler her alanı etkilediği gibi bu pazarda da etkili oldu. Özellikle son bir yıldır döviz kurlarında yaşanan dalgalanmalar ve ertesinde ortaya çıkan alışveriş merkezi kiralamalarının TL bazında yapılma zorunluluğu hem bizim gibi mevcut yatırımcıları hem de pazara yeni girecek olanları, bu alanda yapılan döviz yatırımlarının finanse edilmesi/geri ödenmesi açılarından büyük ölçüde negatif olarak etkiledi, dengesizlik, çeşitli zorluklar ve yeni yatırımlar için çekinceler yarattı. Alışveriş Merkezi yatırımcılarının ve yönetim şirketlerinin son bir yıldır yaşadığı en büyük zorluk bu noktada ortaya çıkmıştır. 


Vergide Gündem: Aile şirketlerinin kurumsallaşmaları, yaşam sürelerinin uzaması için yapılması gerekenler tüm dünyada

yönetim uzmanlarının en çok kafa yorduğu konular arasında. Gülaylar Grup köklü ve başarılı aile şirketleri için Türkiye’nin en iyi örneklerinden. Bu konuda dikkat çekmek istedikleriniz var mı? Siz nasıl bir lidersiniz, yönetim anlayışınızı nasıl tanımlarsınız? 

 

Şeyda Oltulu: Aile şirketlerinde kurumsallaşma sürecinin öncelikle bu konudaki istek ve kararlılığın içselleştirilmesiyle başladığını, sonrasında ise vizyoner bir yapıyı hayata geçirebilmek için istikrarlı ve güçlü bir duruşun sergilenmesiyle devam edilip başarıya ulaşıldığını düşünüyorum. Tabii, bu hedefe yönelik bir planın hazırlanıp, yine buna uygun altyapının oluşturulmasının, doğru kişi seçimlerinin, sürekli eğitimin göz önünde bulundurulmasının, denemeye devam edilmesinin, hedeften sapmaya izin vermeyecek kontrol ve denetim sistemlerinin, bu duruşa eşlik etmesi şartıyla. 

 

Aile şirketlerinde yönetime katılmaya başlayan yeni kuşak temsilcileri, beraberlerinde eğitimleriyle birlikte yeniliklere açık, meraklı, vizyoner bakış açılarını da getiriyorlar. Dünyanın hızla değişip her gün yeni bir keşifle karşımıza çıktığı bir ortamda, uluslararası kalite standartlarında kurumsallaşma ihtiyacı aile şirketlerinin ileriye doğru emin adımlarla yürümeleri için artık olmazsa olmaz bir gereksinim olarak ortaya çıkıyor. Gerek teknoloji gerekse içinde bulunduğumuz sektörün dinamikleri açısından devinim gerektiren bir zamandayız. Dolayısıyla devamlı yenilikleri takip etmeniz gerekiyor. Kurumsal yapıyı kurmadan o kadar doludizgin koşamazsınız, koşsanız da başarıya ulaşmanız çok zor olur. 

 

Bir lider olarak yönetim anlayışımı öteden beri ekipteki herkesin katılımcı olması üzerine kurdum. Yol gösterici olup kişilerin fikirlerini özgürce dile getirmelerine imkân yaratıp gelişmelerine katkıda bulunacak bir anlayışa sahip olmanın çalışma hayatında çok önemli olduğuna inanıyorum. Bir hedefiniz ve buna bağlı doğru bir planınız varsa birlikte çalışarak her zaman başarırsınız. 


Vergide Gündem: Ülkemizde ve dünyada kadınların iş gücüne katılımı konusunda özellikle son yıllarda çok ciddi projeler yürütülüyor. Ancak istatistiklere göre, küresel boyutta gelişmiş ekonomilerde bile bugün hala istenilen seviyelerin çok uzağındayız. Gerek kurumsal yaklaşımınız gerekse kişisel değerlendirmeniz olarak bu konuda neler söylersiniz?

Mehmet Küçükkaya ve Billur Atan ile.


Şeyda Oltulu, Zeynep Epçim, Yavuz Yalçın, Berk Hacıgüzeller, İpek Müminoğlu, Kerim Kazgan, Ahmet Eren, Canan Alp, Özgür Yaşa ile.
 

Şeyda Oltulu: Öncelikle kendi kişisel değerlendirmemden bahsetmek isterim. Belki de bu konuda şanslı olan bir kesimden geliyorum. Hem eğitim dönemim hem de iş hayatım boyunca kadın-erkek eşitsizliğinin olduğu bir duruma maruz kalmadım. Hatta EY’de çalışma hayatımın sadece 11. yılında ortak olduğumda, ofisin mevcut nüfusu itibarıyla kadın ortak sayısı EY genelinde oldukça yüksek bir orandaydı. Sonrasında ise yeni iş yerimde de bilgi birikimime, tecrübeme hep çok değer verildiğini hissettim. Ama genel olarak baktığımızda dediğiniz gibi gerek dünyada gerekse ülkemizde hala istenilen seviyelerin çok çok uzağındayız. İş dünyası bu anlamda eşit düzeyde kadın yönetici bulundurmuyor. Yönetim kademelerinde maalesef kadınlara yeterince şans verilmiyor. Erkekler belki de çok daha uzun süredir çalışma hayatında yer aldıkları için sayıca üstünlüklerini hala koruyorlar ve yine kendi kesimlerine şans vermeye devam ediyorlar. Bu konuda kişisel ve kurumsal anlayışım her zaman aynı olmuştur. İşe uygun kişi vardır, kadın ya da erkek olmasına bakılmaksızın. İş yapış şekli, yaklaşımı, tecrübesi, eğitimi, performansı ve motivasyonu ön plana çıkar, cinsiyeti değil. Hatta kadınlar birçok alanda, sahip oldukları özellikler sayesinde çok daha fazla başarılı olurlar. Bizim kurumsal yapımızda yönetim kademelerinde birçok kadın yöneticimiz bulunuyor. Kadın çalışanlar, benim de ağırlıklı olarak çalıştığım mali işler, denetim, raporlama konularında daha titiz iş çıkarabiliyorlar. Uzun bir süredir yönetim kurullarında kadın çalışan varlığını oluşturmak ve sayılarını arttırmak konusunda çalışmalar yapılıyor. Ne kadar gelişme kaydedildiğini kestirmenin zor olmasıyla birlikte, imkân verildiğinde başarı hikayelerinin artacağına dair inancımı koruyor ve bu çalışmaları can-ı gönülden destekliyorum.

Vergide Gündem: Çalışma hayatına atılırken o dönemdeki parametreleriniz nelerdi, arkanıza baktığınızda bugün de olsa aynı yönde ilerlemeyi seçer miydiniz?

 

Şeyda Oltulu: Üniversiteden mezun olduğumda hedefim, işletme mühendisliğinin bizleri yönlendirmiş olduğu mühendislik ve işletme alanlarını birleştiren bir pozisyonda çalışmaya başlamaktı. Bir yandan da sahip olduğum yabancı dilleri nasıl buna entegre edebilirimin peşindeydim. Bir başka ilgimi çeken konu olan finans alanını da araştırırken karşıma, o yıllarda çalışma alanı bugünkü gibi yaygın olmayan denetim sektörü çıktı. Tek bir şirketin hesaplarıyla uğraşmaktansa aynı alanda ama birçok farklı sektörde tecrübe kazanabileceğim denetim konusu bir anda ön planda yer aldı. Bugün geriye dönüp baktığımda hep yoğun ve meşakkatli, işin hep hayatımın odak noktasında olduğu bir çalışma hayatı ve yaşam görüyorum. Fakat bugün tekrar yeniden başlasam yine aynı yönde ilerlerdim diye düşünüyorum, mümkünse iş-yaşam dengesini daha çok gözeterek… Gerçekten çok çalıştık, hatta aramızda gülerek “bizim herkesten daha önce emekli olmamız gerekir” derdik. Fakat o ilk işe başlayış dönemi ve o canım ekiple işi öğrenmek ve çalışmak çok keyifliydi, adeta üniversitenin devamı gibi. İşim bana yıllar itibariyle efsane anılar ve dostları biriktirmeme sebep oldu. Ve şimdi buradan geriye baktığımda, işyerimde birlikte çalıştığım genç arkadaşlarıma, hayatlarında hep bir denge kurmaları, hobiler edinmeleri yönünde tavsiyelerde bulunurken buluyorum kendimi. Ben işe başladığımda denetim sektörü çok çok yeniydi, örneğin hiçbir zorunlu denetim yoktu. Ben sektörün bilinirliğinin henüz bu kadar olmadığı bir dönemde işe başladım, şimdi ise gelinen nokta çok başka bir boyutta. 

 

Sonuçta bugün baktığımda yaptığım seçimden memnun olduğumu görüyorum ve bana çok şey kattığına inanıyorum.

 

Nilay Tan, Cenk Soyak, Levent Özakhun ile.
 

Vergide Gündem: EY’de çalışmış olmanın size kattığı deneyimlerden söz edebilir misiniz? 

 

Şeyda Oltulu: EY’de çalışmış olmak öncelikle başta hiç planlamadığım bağımsız denetim alanında bir kariyer edinmemi sağladı. Ve en önemlisi de bir ömür boyu keyifle sürdüreceğim dostluklar kazandırdı. Sanırım en çok öne çıkanlar bunlar.

 

26 yılı aşan bu süreçte, bir yıl kadar değişim programıyla ABD’deki Riverside-California ofisinde denetim müdürü olarak çalışıp sonrasında İstanbul’a geri döndüm. İş ve yaşam tecrübesi açısından harika bir deneyimdi. Hem eğitim hem de çeşitli proje çalışmaları çerçevesinde dünyanın birçok farklı şehrinde bulundum. Tüm bunlar yine birçok farklı ülkeden iş arkadaşları, dostluklar, birçok yeni proje gerçekleştirme imkanları ve tabi müthiş deneyimler kazandırdı.

 

Sigortacılık sektöründe bilgi ve tecrübe kazanmam sayesinde bu alanda birçok yeniliğe katkı sağlama imkânı buldum. Bireysel Emeklilik Sistemi (BES) uygulamasının başlangıcında standartların oluşturulmasıyla ilgili olarak ve Solvency ll sisteminin sektörde bilinmesi, uygulanması ve yerleşik hale gelmesinde çalışma gruplarıyla önemli projeler ürettik. TÜSİAD sigortacılık teknik çalışma grubunda ve yine bağımsız denetim şirketi çalışma gruplarıyla sektöre katkı sağladık. BES, Solvency ll, Sigortacılık’da TFRS’ye geçiş konularında birçok proje yürütüp öğrenilmesine ve uygulanmasına katkı sağladık. Ve bunun dışında birçok farklı sektörü ve dinamiklerini tanıdım. Tek bir yerde tekrarlanan muhasebe ve raporlama uygulamalarıyla tüm bu deneyim ve bilgiye ulaşmak kesinlikle mümkün olmayacaktı. 

 

Ayrıca bunların yanı sıra, bir başka deneyim de 2004-2007 yılları arasında o dönem outsourcing olarak isimlendirdiğimiz, bugünkü dönemde ise Muhasebe Uygunluk ve Raporlama (ACR) olarak adlandırılan birimi yönettim. Çok iyi bir ekiple çok özverili ve keyifli çalışmalar yürütüp başarılı sonuçlara ulaştık.

 

Vergide Gündem: Hiç unutamadığınız anılarınız ya da keşke şunu da yapsaydım dedikleriniz var mı?

 

Şeyda Oltulu: Hiç unutamadığım pek çok anım var tabii ki… Mesleğin, yapılan işin pek bilinmediği yıllarda denetime gittiğimiz firmalarda hesapları değil de kendilerini denetlemeye geldiğimizi düşünen yöneticiler, geç vakitlere kadar süren çalışmalarda yapılan keyifli sohbetler, yorgunluğun üzerine pizza partilerinin verdiği mutluluk, tabii en çok da hep dile getirdiğim kazanılan dostluklar…

 

Fatoş Yücel ve Tolga Kirelli ile

Bu süreçte kaçırmışım dediğim o kadar da önemli bir pişmanlığım bulunmuyor. Kaçmış gibi gözüken her şeyin yerine eklenen başka şeyler oldu. Genelde ilk işi insanlar için her zaman önemlidir. Üstelik hep genç insanlarla çalışıyorsunuz. Böyle olduğunda zorluklar daha kolay unutuluyor ve motivasyonunuz ön plana çıkıyor.

 

Vergide Gündem: Ekibiniz ya da ailenizle birlikte iş dışında en çok hangi aktivitelere zaman ayırıyorsunuz? Çok etkilendiğiniz ve paylaşmak isteyeceğiniz bir kitap ya da izlediğiniz bir film var mı? 

 

Şeyda Oltulu: Ekibimle birlikte iş dışı değişik zamanlarda bir araya gelip uzun sofralarda sohbetler yapmak çok keyifli. Ailem tarafında ise eşimle birlikte hemen hemen işten bize arta kalan tüm zamanları fırsat yaratıp yurt dışında yaşayan torunlarımızla zaman geçirmeye ve seyahat etmeye ayırıyoruz. Yeni yerler keşfetmeyi seviyoruz. Eşimin mesleği olan tıp doktorluğu dışındaki hobisi müzik sayesinde yurt içi ve yurt dışında verilen konserler sayesinde pek keyifli yolculuklar yaptık. Ve tabi dostlar ve ailelerimizle paylaşılan zamanlar hep çok kıymetli ve keyifli. Kitap ve film konusunda ise tek bir isim verememekle birlikte, bu aralar daha çok kişisel gelişim üzerine kitaplar okuyor ve polisiye dizi ve gerçek tarihe dayalı dönem filmlerini takip ediyorum. 


Vergide Gündem: Söyleşimizi okuyan gençlere de ilham vermesi açısından; finansal danışmanlık, vergi, denetim alanında çalışan kariyerinin başındaki arkadaşlarımız için deneyimleriniz doğrultusunda tavsiyelerinizi paylaşabilir misiniz?

Şeyda Oltulu: Seçtikleri bu işin kendilerine uygun olduğunu hissediyor ve bu yolda devam etmek istiyorlarsa klasik anlamda verilen tavsiyeleri hepimiz biliyoruz. Çalışmak, öğrenmek, eğitimini sürdürmek, kendini geliştirmek çok önemli ama ben bunun yanında özellikle denetim alanında ilerlemek istiyorlarsa, merak etmenin de çok önemli olduğunu düşünüyorum. Meraklı olmak insanın vizyonunu ister istemez geliştiriyor. Merak ederseniz daha çok araştırıyorsunuz, daha çok soru soruyorsunuz.

 

Vizyonunuzu daha da geliştirecek yeni keşifler hem işinize hem de kendinize birçok değer katacaktır. Bir de ilişkiler çok önemli. Özellikle bir ekip halinde çalışıyorsanız, kurulan iletişim dili ön plana çıkıyor. Bu alanda zenginleşebilmek birçok kapıyı açan anahtar olacaktır. Benim sadece yurt içinden değil, yurt dışından birçok ofisten çok iyi anlaştığım ve irtibatı sürdürdüğüm arkadaşlarım oldu. Sık sık bir araya gelemesek de birbirimizden haberdar olmak adına irtibatı hiç kaybetmedik. İşimi keyifli hale getiren unsurların başında bu geliyordu. Yapılan çalışmaların hakikaten yoğun, yorucu tarafları var. Motive olmak adına bakış açısını zenginleştirmek, iş birliği yapmaktan, keyifli projeler üretmekten geçiyor. Bunun yanında, işin gereği mevzuatı/değişiklikleri iyi takip etmek, işinde yeniliklere açık olarak gelişim göstermek öne çıkan önemli unsurlar bence…