Skip to Content

Covid-19 ve vergi reformları

Abdulkadir Kahraman

Covid-19 ile mücadele hükümetleri ek teşvik ve destek programları açıklamaya zorladı, aşı üretimi ve dağıtımı sıkıntıları aşılana kadar da bu programlar sürecek. Bu durum, artan bütçe açıklarına karşı hükümetleri yeni vergi kaynakları bulmaya yönlendiriyor.

Ülkeler ne tür vergi reformları geliştiriyor? OECD’nin “Vergi Politikası Reformları - 2020” Raporu 3 Ağustos 2020’de yayımlandı. Yayında ülkelerdeki vergi reformları karşılaştırmalı olarak ele alınıyor ve eğilimler şu şekilde:

- Özellikle düşük ve orta gelire sahip kişilerin gelir vergisi ile kurumlar vergisi indirimleri sürüyor,

- “OECD Matrah Aşındırma ve Kâr Kaydırma” projesi kapsamında vergiden kaçınma, kayıp ve kaçakçılıkla mücadele düzenlemeleri devam ediyor,

- Ekonominin dijitalleşmesine dayalı vergileme sorunları endişe kaynağı olurken, sorunun ülkeler arası uzlaşıya dayalı çok taraflı bir çözüm çabası sürüyor,

- Standart KDV oranları korunurken, matrah değişiklikleriyle vergi tabanı genişletme ve daraltma önlemleri bir arada hayata geçiriliyor,

- Çevre ile ilgili vergi reformları 2020'de hız kesiyor,

- Geçmiş yıllara kıyaslandığında servet vergilerine odaklanmadaki artış, bu konudaki artan sayıda reform eğilim ve değişimi gözleniyor.

Türkiye’de servet ve gelir vergileri

Türkiye’deki servet vergileri veraset ve intikal, motorlu taşıtlar ve değerli konut vergisi; gelir vergileri ise gelir ve kurumlar vergisidir. Motorlu taşıt alımındaki ÖTV de servet vergisi sayılabilir.

2020 yılında gelir vergilerinin1 GSYH’daki payı gelir vergisi %3,7, kurumlar vergisi %1,8 iken; servet (mülkiyet) vergilerinin GSYH’daki payı %0,4’de kaldı. Dahilde alınan ÖTV ve KDV gibi vergilerin GSYH’daki payı %5,4 (%0,4 motorlu taşıt ÖTV’si) olarak gerçekleşti. Bunların bütçedeki paylarına gelince gelir vergisi %19 (%17,7’si gelir vergisi tevkifatı), kurumlar vergisi %9,3 iken; servet (mülkiyet) vergileri %1,9’da kaldı. Dahilde alınan vergilerin payı ise %27,6 (%18,3’ü ÖTV ve bunun %2’si motorlu taşıt ÖTV’si) olarak gerçekleşti.

Türkiye’de 2019 ve 2020’deki vergi kanunu değişiklikleriyle gelir vergisi tarifesine eklenen %40 oranı ve değerli konut vergisiyle gelir ve servet vergilerinde artış oldu. Kurumlar vergisindeki %22 oranı uygulamasının yürürlüğü 31.12.2020’de sona erdi.

Servet vergileri geri mi geliyor?

OECD raporuna göre son yıllarda “net servet” ve “servet transferleri” vergilemesinde değişiklikler oldu:

- İspanya’da net servet vergisi uygulaması 2020 sonuna kadar uzatıldı,

- Arjantin'de servet vergisinde önemli değişiklikler yapılarak gerçek kişilere uygulanacak vergi oranları artırıldı. Son olarak serveti 200 milyon Arjantin pesosunu aşan (yaklaşık 2,5 milyon ABD doları) kişilerin serveti üzerinden %2 ila %3,5 oranlarında vergi alınması yasalaştı,

- Norveç, yeni kurulan şirket hisselerindeki özel değerleme hükümlerini kaldırarak net varlık vergisi tabanını genişleterek şirket yapısındaki basit değişikliklerle borsa dışı şirketlerin vergilendirilebilir varlıklarının azaltılmasını kaldırdı,

- Danimarka, veraset ve intikal vergisi uygulamasında işletme sahiplerine sağlanan veraset vergisi indirimini iptal etti.

İlaveten yaklaşık yarım asırdır ilk defa “servet vergisi tekliflerinin detaylı analizi” için Birleşik Krallık Servet Vergisi Komisyonu 2020’de kuruldu ve hazırlanan rapor2 9 Aralık 2020’de yayımlandı. Komisyonun üç üyesi London School of Economics ve Warwick Üniversitesi'nden akademisyenler ile ultra zengin kişilere uzun süre danışmanlık yapmış bir avukattan oluşuyor.

Rapor ön sözü; İngiltere Hazine Bakanının “Hayır, servet vergisi için zamanın şu an ya da hiçbir zaman geleceğine inanmıyorum” ile başlayıp, John Maynard Keynes'in "Gerçekler değiştiğinde fikrimi değiştiririm" deyişiyle sunuldu. Rapor, vergi politika ve uygulamaları konusunda elliden fazla uluslararası uzmandan oluşan bir ekibin yaptığı araştırmaya dayanıyor.

Raporda, 500 bin sterlin üzerindeki şahsi servetten beş yıl boyunca yılda %1 oranında alınacak bir defalık servet vergisi ihdasıyla 260 milyar sterlin veya 2 milyon sterlinlik servet eşiğiyle uygulandığında ise 80 milyar sterlin vergi toplanabileceği açıklanıyor. Bir kez uygulanacak bu verginin “adil, etkin ve kaçınılması çok zor bir vergi” olduğu belirtiliyor. Raporda “servet vergisi” dışında “gelir vergisi, kurumlar vergisi ve KDV oran artışı” alternatifleriyle de 250 milyar sterlin vergi toplanabileceği değerlendiriliyor.

Bu Raporun aksine Cato Enstitüsü’nün Vergi & Bütçe Bülteninde3 ; ABD başkanlık seçimleri sırasında Demokrat Parti adaylarından Warren'ın 50 milyon ABD doları üzerinde net servet sahipleri için %2 ve 1 milyar ABD doları üzerinde net servet sahipleri için %3 servet vergisi önerisi, diğer başkan adaylarının ise gelir, sermaye değer artış kazançları ve şirketler için daha yüksek vergi önerileri olduğu açıklandıktan sonra bültende; “daha yüksek servet vergisi hedefinin neden yanlış yönlendirildiğini; servetin ekonomilerde yatırımlar için ihtiyaç duyulan birikmiş tasarruflar olduğu; varlıklı Amerikalıların servetinin, esas olarak istihdam ve gelir sağlayan aktif ticari varlıklardan oluştuğu ve servet üzerindeki vergilerin artırılması veya yeni vergilerin konulmasının istihdam artışına yardımcı olmayacağı, aksine üretkenliği ve ücret artışlarını baltalayacağı” açıklanıyor.

Servet vergilerini savunanlar ile karşı olanların gerçekleri farklı.

Türkiye için yeni servet vergisi mi?

Türkiye’de ise ek servet vergilerinin acilen yasalaşmasını önerenler var ve Covid-19’un mali yükleri ile gelir eşitsizliğinin giderilmesi için servet vergisini şart görüyorlar. Somut öneri, belli tutarı aşan mevduatlardan bir defalık vergi alınması olarak yapıldı bile. Ancak İngiltere gibi ciddi bir komisyon ve bütüncül yaklaşım ortada yok. Diğer taraftan gelişmiş ülkelerle kıyaslandığında Türkiye’de yüksek enflasyonun kişisel ve ticari servetleri erittiği bir ortamda, geneli kavramayan seçici servet vergileri vergide adalet ilkesini zedeler.

Bir servet vergisi önerisi olacaksa bu öneri en azından İngiltere’deki yaklaşımla servet vergisi ve diğer vergi politika alternatifleriyle ele alınmalı. Aksi takdirde “net aktif vergisi” uygulamasındaki gibi gayri safi hasılat esasına dayalı bir vergileme Anayasa’ya aykırı (13/7/1995, E.:94/85, K.:95/32 sayılı karar) bulunarak iptal edilebilecektir.

Ayrıca Türkiye’nin sorunu servet vergilemesi değil gelir vergisi sorunu olup; nedeni ise vergi harcamalarıdır.

Neden ve nereye vergi harcanıyor?

Vergi harcaması nedir? Vergi harcaması, bir devletin vergi gelirini azaltan, standart vergi sistemindeki ayrıcalıklar veya istisna ve muafiyetlerdir.

Peki Türkiye ne kadar vergi harcıyor? 2021 yılı bütçesi B Cetveline göre gelecek üç yılda bu harcamaların detayı aşağıdaki tablodaki gibidir:

Vergi Harcaması

2021 (000 TL)

2022 (000 TL)

2023 (000 TL)

Gelir Vergisi

91.172.602

101.820.530

113.083.062

Kurumlar Vergisi

49.423.342

55.249.191

61.476.621

KDV

58.252.412

65.119.001

72.458.909

ÖTV

20.515.678

22.933.993

25.519.006

Diğer Vergiler

11.406.060

12.750.566

14.187.750

Toplam

230.770.094

257.873.281

286.725.348


Görüldüğü gibi “vergi harcamaları” ciddi tutarlar ve 2021’deki vergi harcamaları net vergi gelirlerinin %25’ine ulaşıyor. Bu nedenle, etkin olmayan istisna, muafiyet ve indirimler gözden geçirilip, kaldırılarak vergi harcamaları, vergi gelirine dönüştürülmelidir. Bu tutarlardaki %10 tasarruf gelecek üç yılda 77,3 milyar TL vergi geliri anlamına geliyor.

Bu yapılmadan diğer gelişmiş ve gelişen ülkelere kıyasla yüksek enflasyon ortamında yaşayan kişilerin varlıklarından servet vergisi almanın adil olmaktan uzak olacağı kanaatindeyiz. O nedenle, önce gerçeklerimizi görelim sonra değiştirelim.

“İstisna ve muafiyetler kaideyi bozar.”

Bu yazı Ekonomist dergisinin 7 Şubat 2021 tarihli 2021/3. sayısında yayımlanmıştır.


[3] Taxing Wealth and Capital https://www.cato.org/tax-budget-bulletin/taxing-wealth-capital-income

 

Bu makalede yer alan açıklamalar, yazarının konu hakkındaki kişisel görüşünü yansıtmaktadır. Makaledeki bilgi ve açıklamalardan dolayı EY ve/veya Kuzey YMM ve Bağımsız Denetim A.Ş.’ye sorumluluk iddiasında bulunulamaz. Mevzuatın sık değiştirilen ve farklı anlayışlarla yorumlanabilen yapısı nedeniyle, herhangi bir konuda uygulama yapılmadan önce konunun uzmanlarından profesyonel yardım alınmasını tavsiye ederiz.