Skip to Content

Transfer fiyatlandırması sonucu meydana gelen fiyat değişikliklerinin gümrük kıymetine beyanı tartışmaya açıldı

Onuray Alkış

Giriş

 

Bir işletmenin ilişkili olduğu diğer işletmelerle arasında gerçekleştirilen mal ve hizmet alım satımlarında uygulanan fiyata transfer fiyatlandırması denilmektedir. Belirli dönemlerde veya mali yılın sonuna gelindiğinde, ilişkili olan firmalar arasında gerçekleşen bu fiyatlara ilişkin geriye dönük olarak fiyat düzeltmesi yapılması amacıyla faturalar düzenlenebilmektedir.

 

Diğer yandan gümrük kıymetinin belirlenmesine ilişkin usul ve esaslar 4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun 23 ila 31’inci maddelerinde düzenlenmiştir. Buna göre, ithal eşyasının gümrük kıymeti, eşyanın satış bedelidir. Satış bedeli, Türkiye'ye ihraç amacıyla yapılan satışta aynı Kanunun 27 ve 28 inci maddelerine göre gerekli düzeltmelerin de yapıldığı, fiilen ödenen veya ödenecek fiyattır. Satış bedelinin gümrük kıymetine esas alınabilmesi için alıcı ve satıcı arasında bir ilişki bulunmamalı; ilişkinin varlığı durumunda ise, satış bedeli gümrük kıymeti olarak kabul edilebilir nitelikte olmalıdır.

 

Bu konuda yakında zamanda Avrupa Birliği Adalet Divanı (the Court of Justice of the European Union – CJEU) tarafından verilen bir kararda, farklı bir yaklaşım ortaya konulmuştur. “Hamamatsu Davası (C-529/16)”[1] olarak da bilinen davaya ilişkin verilmiş olan kararda, gümrük mevzuatı kapsamında eşyanın gümrük kıymetine esas alınan ve gerektiği durumlarda düzeltme yapılan satış bedelinin hesaplamasında, geriye dönük değişiklik yapılmasını gerektiren transfer fiyatlarının baz alınmaması gerektiği sonucuna varılmıştır. Diğer bir deyişle, ilişkili firmalar arasında gerçekleştirilen ve ithalattan sonra fiyat düzeltmesine konu olan gümrük beyanlarında satış bedeli yönteminden farklı bir kıymet belirleme yöntemi izlenmesi gerektiğine hükmedilmiştir. 

 

Söz konusu kararın açıklanması ve bu kararın Türk Gümrük Mevzuatı kapsamında bir emsal teşkil edip edemeyeceğinin tartışılması bu yazının amacını oluşturmaktadır.

 

Avrupa Birliği’nin konuya yaklaşımı

 

i. Hamamatsu davası

 

Transfer fiyatlandırması kapsamındaki geriye dönük fiyat değişikliklerinin gümrük kıymeti üzerindeki etkisi AB çevrelerinde yıllardır tartışılagelmektedir. AB mevzuatı çerçevesinde kimi yerel mahkemeler, sene sonunda gerçekleşen TF[2] sebebiyle meydana gelen fiyat düşüşleri sonucu vergilerin iade edilmesini reddederken kimi mahkemelerin buna izin verdiği belirtilmektedir. Bununla birlikte AB çapında gümrük idareleri cephesinde, sene sonu TF hesaplaması sonucunda meydana gelen fiyat artışlarının gümrüğe beyan edilmesi ve vergilerinin ödenmesi hususuna ilişkin soru işareti mevcut değildi.

 

Bahse konu dava, Hamamatsu Photonics Japonya (“Hamamatsu Japonya”)’nın bağlı kuruluşu olan Hamamatsu Photonics Deutschland GmbH (“Hamamatsu Almanya”) tarafından gümrük vergilerinin iadesi yönünde yapılan başvurusuna ilişkin olarak [Almanya’daki bir vergi idaresine karşı] açılmıştır. Hamamatsu Almanya ve Hamamatsu Japonya, çifte vergilendirmeyi önleme anlaşması gereği, Alman vergi idaresi ile Ön Fiyatlama Anlaşması (Advance Pricing Agreement) imzalamış olup bu anlaşma AB’ye ithal edilen eşyalara ilişkin söz konusu iki firma arasında gerçekleştirilen fiyat hareketlerini kapsamaktadır. Bu anlaşmaya göre, transfer edilen tutarların emsal fiyat standardını karşılaması gerekmektedir. Diğer bir deyişle, bu gibi işlemlere ilişkin oluşacak fiyat, ilişkili olmayan iki kuruluş arasında meydana gelebilecek fiyatı yansıtmalıdır (arm’s length principle). Fiyat düzeltmesi, her mali yılın sonunda, daha önce beyan edilen TF’nın “Kalan Kar Bölüşüm Yöntemi” esas alınarak düzeltilmesi yoluyla ve emsal kıymetlere yakın olması kuralını sağlayacak şekilde yapılır.

 

Yıl sonunda, Hamamatsu Almanya’nın hedef kar payı marjının altında kaldığının tespit edilmesi üzerine, Hamamatsu Almanya tarafından ilgili dönemde ithal edilen eşyanın fiyatı geriye dönük olarak, düşürülmek suretiyle güncellenmiş; bu sayede Hamamatsu Almanya’nın kar payı istenilen seviyeye çekilmiştir. Bu nedenle meydana gelen fiyat düşüşü sonucu, Hamamatsu Almanya fazla ödenen gümrük vergilerinin geri verilmesi yönünde talepte bulunmuş; ancak Alman Gümrük İdaresi bu talebi, iade tutarına konu edilen toplam bedelin malların türüne göre bölüştürülmediği gerekçesiyle reddetmiştir.

 

Hamamatsu Almanya, Münih Finans Mahkemesi nezdinde bu karara itiraz etmiştir. Mahkemenin görüşü; taraflar arasında meydana gelen ‘son’ TF’nın OECD’nin emsal kıymetler prensibine dayandığı, ancak ithalat esnasında beyan edilen fiyatın geçici ve son bir TF düzeltmesine tabii olduğu, bu nedenle meydana gelen fiyatın itibari olduğu ve gümrük kıymeti beyanı amacıyla satış bedeli olarak kabul edilemeyeceği yönündedir. Bu görüş ışığında mahkeme, bir ön karar (preliminary ruling) için davayı Avrupa Birliği Adalet Divanı’na taşır ve şu soruları yöneltir:

 

  1. Transfer fiyatının sene sonunda düzeltilmesi durumunda bu tutar, vergi iadesi veya ek vergi ödemesine sebep olup olmamasına bakılmaksızın, gümrük kıymetinin belirlenmesinde kullanılabilir mi?

 

  1. Öyleyse, daha sonra meydana gelen transfer fiyatlandırması düzeltmelerinin (artış veya azalış) gümrük kıymetinin beyanında basitleştirilmiş usul yönteminden yararlanılarak yeniden değerlendirilmesi ve/veya belirlenmesi mümkün müdür?

 

ii. Avrupa Birliği Adalet Divanı’nın yanıtı

 

Hamamatsu Davası’na Avrupa Birliği Adalet Divanı’nın yaklaşımı aşağıdaki gibi olmuştur:

 

- İthal eşyanın gümrük kıymeti, satış bedeli olmalıdır. Sadece, bu bedelin ithalat aşamasında belirlenemeyeceği durumlarda, alternatif gümrük kıymeti belirleme yöntemleri[3] esas alınmalıdır.

- Satış bedeli, eşyanın serbest dolaşıma girişi esnasında beyan edilen değerini yansıtmalı ve eşyaya ilişkin ekonomik değeri olan tüm unsurlar dikkate alınmalıdır (örneğin; satış komisyonları, nakliye giderleri, royalti lisans giderleri vb. gibi.)

- Eşya serbest dolaşıma girdikten sonra, satış bedeli yalnızca belirli durumlarda düzeltilebilir (örneğin satıcı firma tarafından hasarlı ürünlere ilişkin yapılan bir fiyat değişikliği gibi). ABAD bu noktada, satış bedelinin belirlenmesinde diğer fiyat düzeltmelerinin (transfer fiyatlandırması gibi) dikkate alınmasının yasal bir dayanağı olmadığını belirtmektedir.

- Buna ilaveten ABAD, AB gümrük mevzuatının, diğer fiyat düzeltmelerinin dikkate alınması yönünde ithalatçıya bir zorunluluk getirmediğini belirtmektedir. Diğer bir deyişle, AB gümrük mevzuatı hükümlerinin, sene sonunda fiyat düşüşü olması durumunda satış bedelinin revize edilmesi yönünde ithalatçıya zorunluluk getirmediği gibi fiyat artışı olması durumunda da böyle bir zorunluluk getirmediğini ifade etmektedir. Dahası, fiyat düşüşü veya artışı gibi durumların satış bedelinin belirlenmesinde ithalatçı tarafından dikkate alınamayacağını belirtmiştir.

- Birinci soruya ilişkin olarak, ithalat esnasında faturalandırılan ve beyan edilen tutar ile mali yıl sonunda yapılan sabit fiyat değişikliğinin birleşiminden oluşan bir satış bedelinin gümrük kıymetinin belirlenmesinde esas alınmasına AB mevzuatının izin vermediği belirtilmiştir. Bunun sebebi olarak, mali yıl sonunda meydana gelecek olan değişikliğin artış ya da düşüş ile sonuçlanıp sonuçlanmayacağının bilinmemesi olduğu açıklanmıştır. Diğer bir deyişle, kısmen, daha önce faturalandırılıp beyan edilen tutarın, kısmen de, ithalat esnasında bilinmeyen sene sonu fiyat değişikliğinin, satış fiyatının belirlenmesinde esas alınamayacağını belirtmiştir.

- İkinci soruya ilişkin olarak ise; birinci sorunun olumlu yanıtlanması halinde bu sorunun geçerli olacağı, bu nedenle ikinci soruya cevap verilmesinin gerekmediği ifade edilmiştir.

 

Konunun Türk gümrük mevzuatı açısından değerlendirilmesi

 

Türk Gümrük Kanunu’nun kıymetle ilgili hükümlerinde, GATT’ın 7. Maddesinin Uygulanmasına Dair Anlaşmanın (Dünya Ticaret Örgütü Kıymet Anlaşması) hükümleri esas alınmıştır. Buna ilişkin olarak yayınlanan, 1993 tarihli ve 4690 sayılı ve Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşmasının VII. Maddesinin Uygulanmasına İlişkin Anlaşma Genel Tanıtıcı Açıklama başlıklı BKK ile ithal eşyasının satış bedelinin beyanında, gümrük kıymetinin bir parçasını oluşturduğu kabul edilen, alıcı tarafından üstlenilmiş, ancak ithal eşyasının gerçekte ödenen veya ödenecek fiyatına dâhil edilmemiş olan belli unsurlarla ilgili olarak bu fiyatta düzeltmelerin yapılmasının öngörüldüğü belirtilmiştir. İlişkili firmalar arasında, sene sonunda transfer fiyatlandırması nedeniyle düzenlenen faturalar, ithal eşyanın fiyatında artış veya azalışa sebep olması durumunda bu kapsamda gümrük kıymetine dâhil edilmesi öngörülmektedir.

 

Bu faturaların Gümrük İdaresine beyanı aşamasında kullanılacak yöntem, Gümrük Yönetmeliği’nin 53’üncü maddesinde “istisnai kıymetle beyan” başlığı altında düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye göre; beyan sahibinin talebi üzerine, gümrük kıymetine ilave edilmesi gereken, ancak ihracatçı ve ithalatçı arasındaki sözleşme gereği söz konusu kıymet unsurları gümrük yükümlülüğünün başladığı tarihten sonra belli olacak eşyanın gümrük kıymetinin tespitinde, beyan sahibinin talebi üzerine, Gümrük İdaresince basitleştirilmiş usuller uygulanması mümkün bulunmaktadır.

 

Söz konusu basitleştirilmiş usul uygulamasının benzerlerine Dünya Gümrük Örgütü’nün (DGÖ - World Customs Organization) tarafından 2015 yılında yayınlanan “Gümrük Kıymetinin Tespiti ve Transfer Fiyatlandırması Hakkında Rehber”de de rastlanılmaktadır.  Anılan Rehberde Birleşik Krallık bünyesinde kabul edilen uygulamanın şu şekilde olduğu belirtilmiştir;

 

İthalatçı ve ihracatçı arasında geriye dönük fiyat değişikliklerinin olmasını öngören sözleşme mevcut olması durumunda, söz konusu taraflar ilişkili kuruluş olsalar dahi, geriye dönük olarak gerçekleşen fiyat artış veya azalışları, ithalatçı tarafından ihracatçıya yapılan ödemenin bir unsurudur ve ithalat esnasında beyan edilen tutar geçici tutar olarak kabul edilir (provisional customs value). Böyle bir durumda düzeltmeye bağlı olarak, ek vergi tahakkuk ettirilir veya vergi iadesi yapılır”.

 

Bahsedilen karar incelendiğinde de, ABAD’ın vermiş olduğu bu kararın, DGÖ’nün yayınladığı rehberde belirtilen görüşlere ters olduğunun ve bu rehberde DGÖ’nün gümrük kıymeti ve transfer fiyatlandırması arasında sonradan bir düzeltme yapılması gerektiğinin belirtildiği görülmektedir. Buna ilaveten ABAD’ın bu kararına ilişkin aşağıda belirtilen fikirlerden birine sahip olabileceği değerlendirilmektedir:

 

  • Daha önce ithalat esnasında beyan edilen gümrük kıymeti satış bedelidir ve bu geriye dönük yapılan fiyat değişiklikleri, artış veya azalış olsun, uygulanamaz.
  • Daha önce ithalat esnasında beyan edilen gümrük kıymeti reddedilmelidir (çünkü muhtemelen yıl sonunda geriye dönük olarak düzeltilecektir), bu nedenle Hamamatsu, satış bedeli yöntemi dışındaki alternatif kıymet belirleme yöntemlerine başvurmalıdır.

 

Verilen bilgilerden hareketle ABAD’ın vermiş olduğu karar sonucu değerlendirildiğinde bu kararın, DGÖ’nün bahsedilen rehberinde açıklandığı ve Türk mevzuatında da uygulandığı üzere, transfer fiyatlandırması sonucu eşyanın satış bedelinin geriye dönük olarak düzeltildiği durumlar ile gümrük kıymeti arasındaki ilişkinin varlığının reddedilmesi olarak yorumlanması mümkündür. Öyle ki, ABAD’a yöneltilen gümrük kıymetinin beyanında basitleştirilmiş usul yönteminden yararlanılarak yeniden değerlendirilmesi ve/veya belirlenmesinin mümkün olup olmadığına ilişkin ikinci soruya ABAD’ın vermiş olduğu yanıt; transfer fiyatlandırması sonucu geriye dönük olarak oluşan fiyat değişikliklerinin gümrük kıymetinin beyanında dikkate alınamayacağından hareketle, geçerli bir soru olmadığı yönünde olmuştur. Diğer bir deyişle, transfer fiyatlandırması sonucu meydana gelen fiyat değişikliği ile gümrük kıymeti arasındaki bağ yok sayıldığından, bu meyanda basitleştirilmiş usul yönteminden yararlanılmasına da gerek görülmemektedir.

 

Sonuç

 

ABAD’ın vermiş olduğu ön kararın, Türk Gümrük Mevzuatında uygulanmakta olan istisnai kıymetle beyan yönteminin mevcut olması nedeniyle, Türk Gümrük Mevzuatı açısından emsal teşkil etmeyeceği kanaatindeyiz. Zira, istisnai kıymetle beyan yöntemi, belirli koşulların sağlanması kaydıyla, ithal eşyanın satış bedelinde sonradan düzeltme yapılabilmesine imkan sağlamaktadır. Ancak bu noktada pratik bir soruna işaret etmek isteriz. Sonradan yapılan fiyat artışlarının beyanında herhangi bir sorun bulunmamakla birlikte, sonradan yapılan fiyat düşüşleri nedeniyle ithal eşyanın gümrük kıymetinin düzeltilmesi, gümrük idarelerinin olumsuz tutumu nedeniyle fiiliyatta mümkün olmamaktadır. Hukuki olmaktan ziyade pratik bir soruna işaret eden bu fiili uygulamanın, hukuki düzenlemeler ile paralel hale getirilmesinin hakkaniyetin gereği olduğu kanaatindeyiz.

 

Öte yandan, bu kararın Avrupa Birliği’ne mensup ülkelere ihracat yapan ve geriye dönük transfer fiyatlandırması uygulayan Türk firmaların tedarik zincirini etkilemesi muhtemeldir. ABAD’ın burada tartışılan ön kararının Türk ihracatçı firmaların işlemlerinde de belirsizlik yaratabileceği değerlendirilmektedir.  Buradan hareketle, AB’deki grup firmalarına ihracat yapan ve sene sonu fiyat değişikliğine uğraması muhtemel işlemler gerçekleştiren Türkiye’de yerleşik firmaların, tedarik zincirlerinin etkilenmemesi adına transfer fiyatlandırma politikalarını gözden geçirmeleri tavsiye edilmektedir. 

 

 

 

 

Kaynakça:

 

  1. EY Tax Alert, “Customs valuation and transfer pricing in the EU: Transaction value method for related party transactions under fire?”,
  2. World Customs Organization, “Guide to Customs Valuation and Transfer Pricing”, Haziran, 2015.

[1] Avrupa Birliği Adalet Divanı’nın resmi internet sitesinde söz konusu metine ilişkin bilgi mevcuttur. 

[2] Transfer Fiyatlandırması

[3] Türk gümrük mevzuatında alternatif gümrük kıymeti belirleme yöntemleri Gümrük Kanunun 25 ve 26’ncı maddeleri ile Gümrük Yönetmeliğinin 43 ila 50’nci maddeleri kapsamında açıklanmıştır. Buna göre; eşyanın gümrük kıymeti, gümrük tarifesinin ve eşya ticaretine ilişkin belirli konularda getirilen tarife dışı düzenlemelerin uygulanması amacıyla aşağıda yer alan yöntemlerin sırasıyla uygulanması yoluyla tayin ve tespit olunan kıymettir. Bir yönteme göre belirlenemeyen kıymet için sıra dâhilinde olmak üzere izleyen yönteme geçilir.

  1. Satış bedeli yöntemi
  2. Aynı eşyanın satış bedeli yöntemi
  3. Benzer eşyanın satış bedeli yöntemi
  4. İndirgeme yöntemi
  5. Hesaplanmış kıymet yöntemi
  6. Son yöntem

 

 

Bu makalede yer alan açıklamalar, yazarının konu hakkındaki kişisel görüşünü yansıtmaktadır. Makaledeki bilgi ve açıklamalardan dolayı EY ve/veya Kuzey YMM ve Bağımsız Denetim A.Ş.’ye sorumluluk iddiasında bulunulamaz. Mevzuatın sık değiştirilen ve farklı anlayışlarla yorumlanabilen yapısı nedeniyle, herhangi bir konuda uygulama yapılmadan önce konunun uzmanlarından profesyonel yardım alınmasını tavsiye ederiz.