Skip to Content

Kâr bölüşüm yönteminin pratikte uygulanması
Orange Business Norway A/S vakası

M. Akif Tunç - Özge Kamci

Kâr bölüşüm yöntemi

İşleme dayalı kâr yöntemleri, transfer fiyatının emsallere uygun olup olmadığını belirlemek için belirli kontrollü işlemlerden kaynaklanan kârları analiz eder. İşleme dayalı kâr yöntemleri iki kategoriye ayrılır: İşleme dayalı net kâr marjı yöntemi ve kâr bölüşüm yöntemi.

Kâr bölüşüm yöntemi, ilişkili kişilerin işlem(ler) sonucu elde ettikleri ilgili birleşik kârların dağıtımına dayalı olarak transfer fiyatlarını belirlemeye yönelik yararlı ancak genellikle karmaşık bir yöntemdir.

Kâr bölüşüm yöntemi, kontrollü bir işlemde (bir araya getirilmesi uygun olan kontrollü işlemlerde) ortaya konulan veya dayatılan özel koşulların kârlar üzerindeki etkisini, bağımsız işletmelerin bu işlemlere şayet dâhil olsalardı bekleyecekleri kâr bölüşümünü belirleyerek ortadan kaldırmayı amaçlamaktadır.

Kâr bölüşüm yöntemi aşağıdaki durumlar sağlandığında en uygun yöntem olarak görülmektedir:

  • İşlemin her iki tarafının işleme özgün ve değerli katkı sağlaması,
  • İlişkili kişilerin ticari faaliyetlerinin birbirlerinden ayrı olarak güvenilir bir şekilde değerlendirilemeyecek kadar entegre olması,
  • Tarafların, ekonomik açıdan önemli risk varsayımını paylaşmaları veya yakından ilişkili riskleri ayrı ayrı üstlenmeleri.

Kâr bölüşüm yöntemi çerçevesinde analiz, kontrol edilen işlemlerle ilgili kârları veya zararları belirlemekle başlar. Daha sonra, her bir taraf için emsallere uygun bir sonuç elde etmek amacıyla, bu kâr veya zararları, geçerli bir ekonomik temele dayalı olarak ilişkili işletmeler arasında bölüştürür. Tipik olarak, bu bölüşüm, gerçekleştirilen işlevler, üstlenilen riskler ve kullanılan veya katkıda bulunulan varlıklar dahil olmak üzere her bir işletmenin göreceli katkısını yansıtmalıdır.

Kâr bölüşüm yöntemi, işleme dayalı kâr bölüşüm yöntemi olarak da anılır. Global formüllere dayalı bölüşüm tabanlı yaklaşımlardan aşağıdaki şekillerde ayırt edilebilir:

Tipik olarak Çok Uluslu İşletmeler (ÇUİ) grubunun küresel veya toplam birleşik kârlarıyla başlamaz. Bunun yerine, iki veya daha fazla ilişkili işletme arasındaki belirli işlemlere ilişkin ilgili kârlardan başlar.

Ayrıca emsallere uygunluk ilkesine uyulması için yöntemin uygulanma şeklinin keyfi değil, tarafların birbirinden bağımsız olması halinde elde edilecek olan sonuçlara yakın olması gerekir.

Özellikle, ilgili kârların işlemle ilişkili işletmeler arasında bölüştürülmesindeki faktörler, keyfi bir formülden ziyade yaratılan değere göreceli katkılarının ölçümlerine dayanır.

Kâr bölüşüm yönteminin güçlü ve zayıf yanları

Kâr bölüşüm yönteminin güçlü yönleri şunları içerir:

  • İşlemin her bir tarafının kıyaslanamayacak kadar benzersiz ve değerli katkılar yapması nedeniyle tek taraflı yöntemlerin uygun olmadığı durumlarda çözüm sağlayabilir.
  • İlişkili taraflar arasındaki entegrasyon düzeyi veya risk paylaşımının, her bir tarafın katkısının diğer taraflardan ayrı olarak değerlendirilemeyeceği durumlarda kullanılabilir.
  • Çift taraflı bir yöntem olması nedeniyle, spesifik veya benzersiz gerçeklikler ve koşulların olabileceği durumlarda bile, her bir işletme için katkılarının göreceli değerine dayalı olarak emsallere uygun bir sonuç sağlamaya yardımcı olmaktadır.
  • Ölçek ekonomisinden kaynaklanan katkılar veya kârlar arasındaki sinerji getirileriyle başa çıkabilir.

Kâr bölüşüm yönteminin zayıf yönleri şunları içerir:

  • Kâr bölüşüm yönteminin uygulanması genellikle karmaşıktır. İlişkili taraflar arasında bölüştürülecek ilgili gelir ve maliyetleri ölçmek zor olabilir.
  • Ölçüm zorluklarına ek olarak, yöntem tipik olarak ÇUİ'den alınan ayrıntılı verilere oldukça bağımlıdır. Kârları bölmek için uygun bir yol belirlemek de zor olabilir.
  • Kâr bölüşüm yönteminin uygulanmasının mümkün olduğunca objektif olmasına özen gösterilmelidir. Karşılaştırılabilir bağımsız işlemlerde kâr dağıtımına ilişkin güvenilir, doğrudan bilgi nispeten nadir olduğundan, kâr bölüşüm yöntemi, emsallere uygunluk uygulamasında genellikle daha az doğrudan bilgi veya temsillere (örneğin her bir tarafın katkılarının göreceli değeri) dayanmaktadır.

Orange Business Norway A/S vakası

Arka plan

Orange S.A., eski adıyla France Télécom S.A., Fransa merkezli çok uluslu bir telekomünikasyon şirketidir. Dünyanın en büyük onuncu mobil şebeke operatörü ve Avrupa'nın en büyük dördüncü operatörüdür. Orange Business Service bölümü, bir altyapı operatörü, teknoloji entegratörü ve katma değerli hizmetlerinin tedarikçisidir.

2003 yılına kadar grubun merkezi iş modeli girişimci düzeyinde önemli zararlara neden olurken şirketler maliyet artı düzenlemesi altında faaliyet göstermekteydi. Ocak 2004'te Orange Business Services, “dünya çapında küresel olarak entegre, kesintisiz telekomünikasyon çözümleri ve hizmetleri sağlayıcısı” olmak için yeni bir iş stratejisi uygulamıştır. Orange Business Norway ve diğer 90 iştirak, bir telekomünikasyon hizmetleri sözleşmesi (THS) imzalamıştır. THS, katılımcıların karmaşık ve yüksek düzeyde entegre; telefon, internet ve diğer iletişim hizmetleri sağlamasına imkân veren bir sözleşmedir. Orange Business Services, yeni iş modeli için kâr bölüşüm yöntemini en uygun yöntem olarak seçmiştir.

İnceleme süreci

2009 yılının haziran ayında, Norveç Vergi İdaresi Orange Business Norway'in 2004 ilâ 2009 gelirleri için bir vergi denetimi başlatmış ve inceleme sonucunda Orange Business Norway'in vergilendirilebilir gelirinin, Orange Business Services ağı ile ilişkisi nedeniyle azaltıldığı sonucuna varmıştır. İnceleme sürecinde, Vergi İdaresi, kâr bölüşüm yönteminin en uygun yöntem olmadığını değerlendirmiş ve Orange Business Norway'in vergilendirilebilir gelirinin tespitinde esas olarak işleme dayalı net kâr marjı yöntemini uygulamıştır.

Orange Business Norway, yapılan bu inceleme ve sonrasında oluşturulan tarhiyatla ilgili olarak mahkeme süreci başlatmış ve 2018 yılında Oslo Şehir Mahkemesi, yapılan tarhiyatı Orange Business Norway lehine bozmuştur. Bunun üzerine Vergi İdaresi, Yargıtay'a temyiz başvurusunda bulunmuştur.

Karar

Ocak 2020'de Mahkeme, Orange Business Norway lehine kararını vermiştir. Mahkemenin karar vermesi gereken ana soru, emsallere uygun bir fiyatın en güvenilir ölçüsünü sağlamak için işleme dayalı net kâr marjı yönteminin mi yoksa kâr bölüşüm yönteminin mi en iyi transfer fiyatlandırması yöntemi olduğuydu.

Temyiz Mahkemesi, şirketin ticari ve ilişkili kişi işlemlerinin kapsamlı bir değerlendirmesini yaparak Orange Business Norway'in argümanları paralelinde, Orange Business Services’ın “yüksek düzeyde entegre operasyonları” (OECD Rehberi 2.109) için emsallere uygun fiyatın elde edilmesinde kâr bölüşüm yönteminin en uygun yöntem olduğu sonucuna varmıştır. Temyiz Mahkemesi, kâr bölüşüm yöntemini uygularken, ilişkili kişi işlemlerinin piyasa hüküm ve koşullarına göre fiyatlandırılmasını kontrollü işlemden elde edilen kârın her bir tarafın göreceli katkılarının payına göre makul olup olmadığına bakılarak değerlendirilmesi gerektiğine dikkat çekmektedir.

İdarenin uygunluğunu savunduğu işleme dayalı net kâr marjı yöntemi, Orange Business Norway'in net finansal gelirini, öne sürülen bağımsız ve karşılaştırılabilir şirketler tarafından elde edilen net kâra göre değerlendiren bir karşılaştırmaya dayanmaktadır. Vergi İdaresi, Orange Business Norway'in ticari faaliyetleri ile niteliksel olarak karşılaştırılabilir faaliyetlere sahip bağımsız şirketleri belirleyemediğinden işleme dayalı net kâr marjı yöntemi uygun bulunmamıştır.

Temyiz Mahkemesi, OECD (2010) Çok Uluslu İşletmeler ve Vergi İdareleri için Transfer Fiyatlandırması Rehberi madde 2.109'daki “yüksek düzeyde entegre operasyonlar” ifadesinin “entegre operasyonlar” ile “entegre iş veya işlemler” arasında bir ayrım belirtmediğini savunmuştur. Aksine, Temyiz Mahkemesi, kâr bölüşüm yönteminin tipik olarak “karmaşık ve yüksek düzeyde entegre işletmeler” için uygun olduğunu belirtmektedir.

Kararda dikkat çeken yönler

Kararın ilginç bir yönü, İdare’nin “tek şirket yaklaşımı” argümanını açıkça reddetmesidir. OECD Rehberi’nin yorumları her bir vergi mükellefinin işlem bazında bir değerlendirmesinin olması yönünde olsa da karar, Rehberin her bir işlemin ayrı ayrı değerlendirilmesi gerektiğini belirtmediğini vurgulamaktadır. Orange Business Norway'in şirketler arası işlemleri, küresel olarak telekomünikasyon çözümleri sunan grubun uyumlu bir parçasıdır.

Vergi incelemesi sırasında Vergi İdaresi, gelirin yeniden değerlendirilmesini desteklemek için bir emsal çalışması hazırlamıştır. Şirket, İdare tarafından emsal kabul edilen şirketlerin yeterince karşılaştırılabilir olmadığını şiddetle savunmuştur. Karar’da ise seçilen şirketlerin tamamının reddedilmiş olması gerektiği belirtilmiştir ve mülkiyet, gerçekleştirilen işlevler ve işletmenin özellikleri gibi karşılaştırılabilirlik faktörlerine vurgu yapılmıştır.

Emsal çalışmasının bir başka dikkat çeken özelliği ise Vergi İdaresi’nin zarar eden şirketleri baştan reddetmesidir. Piyasa koşulları ve transfer fiyatlandırması metodolojisinin revizyonu dikkate alındığında, karar, faaliyet kâr marjı düzeyindeki analizin faaliyet zararı olan şirketleri içermesi gerektiğini açıkça vurgulamaktadır. Bu nedenle, zarar eden kuruluşların direkt olarak reddedilemeyeceği sonucuna varılabilir.

Sonuç

Orange Business Norway vakası, kâr bölüşüm yönteminin doğru bir şekilde uygulanmasının açık bir örneği olarak karşımıza çıkmaktadır. Mahkemenin kararı ise bir transfer fiyatlandırması politikasının nasıl uygulanması gerektiğinin birçok yönünü açıklığa kavuşturmaktadır. Bu vaka, tam ve kapsamlı transfer fiyatlandırması dokümantasyonunun hazırlanmasının ve doğru işlev ve risk analizinin önemini tekrar vurgulamaktadır.

Vergi mükellefinin seçeceği transfer fiyatlandırması yöntemini doğru bir şekilde belirleyebilmesi ve dolayısıyla emsallere uygun bir fiyatlandırma yapabilmesi, içinde bulunduğu grubun yapısını ve gerçekleştirdiği işlemlerin doğasını analiz edebilmesi ile oldukça bağlantılıdır. Bu analiz; işleme taraf her bir ilişkili şirketin gerçekleştirdiği işlevler, üstlendiği riskler ve kullandığı/katkıda bulunduğu varlıkların belirlenmesi ve kapsamlı bir şekilde değerlendirilmesi sonucu oluşturulmalıdır.

Kâr bölüşüm yöntemini uygulayan tarafın, bu yöntemin neden durumun koşullarına en uygun yöntem olduğunu, yöntemin uygulanış yolunu ve özellikle de birleşik kârların bölüştürülmesi için kullanılan kriterleri veya dağıtım anahtarlarını ekonomik gerçekliklere dayalı olarak detaylı bir şekilde açıklaması gerektiği de unutulmamalıdır.

 

Bu makalede yer alan açıklamalar, yazarının konu hakkındaki kişisel görüşünü yansıtmaktadır. Makaledeki bilgi ve açıklamalardan dolayı EY ve/veya Kuzey YMM ve Bağımsız Denetim A.Ş.’ye sorumluluk iddiasında bulunulamaz. Mevzuatın sık değiştirilen ve farklı anlayışlarla yorumlanabilen yapısı nedeniyle, herhangi bir konuda uygulama yapılmadan önce konunun uzmanlarından profesyonel yardım alınmasını tavsiye ederiz.