Skip to Content

İşin doğası nasıl değişiyor?

Abdulkadir Kahraman

Dijital çağdayız ve bu çağda sosyo - ekonomik değişimin ana nedeni dijitalleşme oldu. Teknoloji kullanımı ile artık üretim “sanayi 4.0” aşamasına ulaştı. “Akıllı robotlar”, “büyük veri”, “nesnelerin interneti”, “3-boyutlu baskı”, “bulut bilişim” üretimin esası haline geliyor. Ancak dijitalleşmeyle artan inovasyon hızı ve hayatın her alanında teknoloji kullanımının etkileri yeni belirsizlikler yaratıyor.

İlk olarak teknoloji, fiziki işyeri algısını bulanıklaştırdı. Dijital platformlar 7/24 çalışıyor, birbirleriyle konuşuyor. Ekonomist W. Brian Arthur bu durumu “the autonomous economy” olarak tanımlıyor. Küresel ölçekte farklı platform tabanlı işletmeler oluştu ve düşük maliyet yapılarıyla yüksek değer yaratıyorlar. Robotik otomasyon süreçleri ile makine, işgücüne dönüşmeye başladı.

İkincisi dijitalleşme ile “iş” veya “çalışma” hayatının doğası da değişiyor. Çalışanların yerini robotların alması fikri sinir bozuyor, stres yaratıyor. Bilişsel ve değişime uyum becerileri gibi yeni becerilere sahip işgücüne ihtiyaç var ve bu nitelikteki işgücü talebi artıyor. Mobil uygulama geliştirme ve sanal gerçeklik alanlarında çalışacak kişilere daha fazla ihtiyaç duyuluyor.

Sayılarla dijital ortam

Dijital ekonomi kullanıcı ve hizmet sunucuları büyüyor. Ocak 2019 itibariyle DataReportal’a göre bazı küresel büyüklükler:[1]

 

Milyar Kişi

Artış oranı

Bireysel Mobil Kullanıcısı

5,11

%2

İnternet Kullanıcısı

4,39

%9

Sosyal Medya Kullanıcısı

3,48

%9

Mobil Sosyal Medya Kullanıcısı

3,26

%10’dan fazla

Türkiye’nin bazı dijital büyüklükleri:

 

Milyon Kişi

Artış oranı

Aktif İnternet Kullanıcısı

59,36

%1,4

Mobil Telefon Aboneliğinde İlave Artış

3

%3,9

Internet Kullanıcısında İlave Artış

5

%9,4

Aktif Sosyal Medya Kullanıcısında Artış

1

%2


GIG ekonomisi nedir?

Cambridge Sözlüğü, gig ekonomisini (paylaşım ekonomisi), “bir işverene bağlı çalışmak yerine her biri ayrı ayrı ödenen, farklı işlerde çalışmak” olarak tanımlıyor. Gig ekonomisi, genel olarak üretim faktörlerinden “insan, fiziki ve/veya entelektüel sermayenin ortak kullanımına dayalı olarak işleyen ortam” açıklanıyor. Gig ekonomisinde,” kısa süreli işler yaygın ve işletmeler kısa süreli veya talep üzerine yapılan sözleşmelerle bir işverene bağımlı olmadan çalışanlarla anlaşmalar yapıyor.

Gig’in diğer bir özelliği, tam kapasiteyle kullanılmayan varlıkların paylaşılarak kişilerin gelir elde etmesi veya kısa sürelerle kişilerin iş hayatına bağımsız katılımına imkân vermesi. Dijital platformlarla bireyler ile işletmeler bir araya gelerek iş ya da iş akışlarını gerçekleştirilebiliyor ve gelir elde ediyorlar. Bu ortamda iş alma - verme kolaylaştı ve bağımlı çalışma azaldı.

GİG ne boyutta?

2019 Dünya Kalkınma Raporuna[2] göre bu ekonominin eriştiği büyüklüğün tespiti kolay değil. Veri olan ülkelerde bile büyüklükler küçük kalıyor. Almanya ve Hollanda'da işgücünün sadece %0,4 oranında gig çalışanı var. Dünya genelinde toplam serbest çalışan nüfus yaklaşık 84 milyon veya 3,5 milyar küresel işgücünün %3'ünden az olduğu tahmin ediliyor. En iyi olasılıkla, gig ekonomisinde küresel aktif işgücünün %0,5'inden daha azı ve gelişmekte olan ülkelerde ise %0,3'ten azı “gig ekonomisinde” olabilir.

EY’in bir araştırmasına[3] göre, gig iş doğasını ve işgücüne erişimi değiştiriyor. “Gig ekonomisinin” yükselişi, şirketlerin işgücü ihtiyaçlarını karşılamalarına yardımcı oluyor. EY’ın, ABD'deki işverenlerle yaptığı anket çalışmasında son beş yıl içinde iki kuruluştan birinin gig işçi kullanımını artırdığını gösteriyor. 2020'ye kadar her beş kuruluştan ikisinin koşullu işgücü kullanımını artırması bekleniyor.

ABD Gelir İdaresi’nin tahminine göre serbest çalışanlarca[4] hiç beyan edilmeyen veya eksik beyan edilen gelirin 69 milyar ABD Doları olduğu tahmin ediliyor. ABD Gelir İdaresi bunun için gönüllü uyum sağlamayan gig ekonomisi çalışanlarına ağır olmayan ihtarname gönderme uygulamaları gibi inisiyatifler geliştirmektedir.

Gig’den gelir vergilemesi nasıl?

Dijital ekonomide “fiziki bir işyeri olmadan yürütülen” faaliyetlerin “vergi idareleri” tarafından takibi zorlaşıyor. Gig ekonomisi, iş modelleri “fiziki bir yere” bağlı olmadan çevrimiçi ortam aracılığı ile yapılabiliyor.

 

Gig ekonomisi çalışanları, kendi işinde veya serbest çalışan olarak anılıyor. Ancak gig ekonomisinde platform veya uygulamaya bağlı olarak tarafların konumunda bazı sorunlar ortaya çıkıyor. Uber örneğinde, ilişki “bir iş anlaşmasıyla iş yapan serbest çalışan” (Uber şoförü), “platform işleticisi” (Uber), “işveren veya hizmeti satın alan birey veya kurum” (Uber kullanıcısı) sacayağından oluşuyor.

 

Diğer örnek Instagram’ın 894,9 milyon kullanıcısı var. Birçok marka, bir çalışma ortağı bulmak için güçlü ve sadık bir instagram takipçisi olanları tercih ediyor. Instagram üzerinden farklı gelir elde etme yöntemleri var. Instagram’da takipçi sayısına bağlı olarak kişisel sayfanızda markaların “reklam bütçelerinden” veya “tanıtımına katkı verdiğiniz ürünlerden” gelir elde edebilirsiniz.

 

gig ekonomisi ve Türk vergi sistemi

Ülkemizde gerçek kişilerin vergileme kuralları Gelir Vergisi Kanunu ile gelir türlerine göre düzenlenmiştir. Kişilerin farklı kaynaklardan elde ettikleri safi kazancın vergilenmesi esastır. “Ticari kazanç, zirai kazanç, serbest meslek kazancı, ücret, menkul sermaye gelirleri, gayrimenkul sermaye gelirleri, diğer kazanç ve iratlar” verginin kapsamındadır.

 

Türkiye’de de gig ekonomisinde kişilerin gelir elde ettiği bir gerçek. Gig ekonomisi kazançları bu gelir unsurlarından biri olarak karşımıza çıkabilir. Bu kazançların ticari kazanç, serbest meslek kazancı veya ücret kazancı olması muhtemeldir. Örneğin e-ticaret yapılırsa gelir ticari kazanç, kişilerin ürettikleri fotoğraf satışı veya kiralanması geliri serbest meslek kazancı olabilir. Ancak işlem gig ekonomisinde mal ve hizmet satışı dışındaki gelir yaratan faaliyetlerde birden fazla tarafın işin içine girmesi halinde vergileme karmaşık hale gelebiliyor. Neden? Çünkü teknoloji sayesinde ortaya çıkan platformlarda birden fazla taraf olabiliyor. Gig ekonomisinde “gelir elde eden kişi” bir işverene bağlı ve o işverenin talimatları altında çalışmıyor.

 

Bu nedenlerle “gig ekonomisi” yeni bir çalışma düzeni ortaya çıkardı. Bu düzenin hukuki altyapısı oluşturulmalı. Borçlar Kanunu’nun 6’ıncı bölümünde hizmet sözleşmeleri tanımlanmış ve sözleşmenin esası “işçinin işverene bağımlı olarak iş görmesine ve bunun karşılığında işverenin de işçiye ücret ödemesine” bağlanmıştır. Diğer taraftan ülke şartlarına bağlı olarak “parça başına iş (götürü iş) üretim” Borçlar Kanunu’nun 411 ve 412’nci maddelerine düzenlenmiştir.

 

Henüz ekonomik büyüklüğü önemli boyutlara ulaşmasa da, gig ekonomisinde hem çalışma ilişkileri hem de buna paralel vergi düzenlemelerinin yapılması zorunluluk olarak karşımıza çıkıyor. Bu nedenlerle, gig ekonomisi alışılmış yöntemler dışında bir işleyişe olmasından dolayı vergilemesinde de zorluklar ortaya çıkıyor. Bu sorunların çözümü ancak  vergi idaresi, meslek odaları ve akademik çevreler gibi birçok paydaşın katılımı ile çözülebilir.


Dijital ekonomi önce insanları sonra ürünleri birleştirir. En sonunda algoritmalar, insanları ve ürünleri birbirine bağlar.


[2] İşin Değişen Doğası 2019, Dünya Kalkınma Raporu 2019 http://www.worldbank.org/en/publication/wdr2019 .

[3] EY, Gig ekonomisi işgücünü nasıl değiştiriyor?https://www.ey.com/en_gl/tax/how-the-gig-economy-is-changing-the-workforce

[4] Gig ekonomisini gelişmesi, https://www.treasury.gov/tigta/auditreports/2019reports/201930016fr.pdf

 

Bu makalede yer alan açıklamalar, yazarının konu hakkındaki kişisel görüşünü yansıtmaktadır. Makaledeki bilgi ve açıklamalardan dolayı EY ve/veya Kuzey YMM ve Bağımsız Denetim A.Ş.’ye sorumluluk iddiasında bulunulamaz. Mevzuatın sık değiştirilen ve farklı anlayışlarla yorumlanabilen yapısı nedeniyle, herhangi bir konuda uygulama yapılmadan önce konunun uzmanlarından profesyonel yardım alınmasını tavsiye ederiz.