Skip to Content

İthalatın azalmasına sevinelim mi?

Sercan Bahadır

Makro iktisat derslerinin ilk konularından biri dış ticaretin ve büyümeye ilişkisini inceler. Temel yaklaşımda ithalatın artması büyümeyi düşürür çünkü bizim ithalatımız aslında diğer ülkelerin büyümesini sağlar. Ayrıca yüksek ithalat ülkenin ticaret dengesini ve döviz stoğunu da olumsuz etkiler. Normalde bir ekonomide ithalatın azalması olumlu karşılansa da ülkemizde maalesef sevinememekteyiz. Öte yandan Türkiye’de üretim amaçlı ara malı ithalatını ve makine ekipman yatırımları için yapılan ithalat da hızla daralıyor. Bu da gelecekteki üretim kapasitemizden fedakarlık ettiğimizi gösteriyor. 


Son bir yılda ithalatımızda azalış var

TÜİK verilerine göre, bir önceki yılın Ocak ayında 21 milyar USD olan ithalat rakamı bu yıl aynı ayda 15 milyar USD oldu. Özellikle Ağustos 2018’den bu zamana kadar aylık ithalat gerçekleşme tutarının 15 milyar USD civarında. Geçen yıl yaşadığımız kurdaki spekülatif hareketlerin bu ithalat miktarında azalmaya ciddi etki yaptığını söylemek yanlış olmayacaktır. Kurdaki ciddi artışın, ithalat maliyetlerini olumsuz etkilediği bu grafikten net bir şekilde görülüyor.

Kaynak: Ticaret Bakanlığı Veri Bülteni

Ticaret Bakanlığı 2018 yılı verileri dikkate alındığında, hammadde ithalatının toplamda 170 milyar USD olduğu ve tutarın toplam ithalatın %76’sına tekabül ettiği görülüyor. Bu ürünlerin üretim ve ihracat için gerekli ara malı olmasından ötürü, ithalatın azalış da  ara mallarda oluyor. Bir önceki yıla göre ara malı ithalatı yaklaşık 14 milyar USD iken bu yıl 11 milyar USD gerçekleşti.

Üretim azalıyor; işsizlik artıyor

İthalat verilerine paralel olarak üretimde de bir azalışın olduğu görülüyor. TÜİK sanayi üretim endeksi verileri, üretimde son iki ayda önemli bir düşüş olduğuna işaret ediyor. Bunlardan birisi Ağustos ayı diğeri ise Ocak ayı. Ağustos ayındaki azalışın ana nedeninin ithalatta da olduğu gibi döviz kurlarında yaşadığımız dalgalanma olduğu aşikâr. Ocak ayında ise üretim endeksinin 101’lere gerilediği görülüyor. Bir önceki yıla göre azalış %20’lerde. Üretimindeki bu azalışta girdiye olan ihtiyacı da azaltıyor.

Kaynak: TÜİK (Üretim endeksi için 2015 yılı üretimi 100 alınmıştır)

Üretimin azalmasının en önemli sonuçlarından biri de işsizlik oranlarındaki artış. İşsizlik oranındaki artış Ağustos ayından beri devam ediyor. Son açıklanan resmi rakamlara göre işsizlik oranı %14’lere yaklaşmış durumda. İlk bölümdeki ithalattaki azalış ile yukarıdaki grafiği birlikte düşündüğümüzde, ithalat ile işsizlik oranı arasında ters orantı olduğu görülebilir. İthalat ile işsizlik oranında paralellik olduğu görülüyor. 

Ne yapılmalı?

Üretim, işsizlik, ihracat gibi makro ekonomik göstergeler ile ithalat arasında bir ilişki bulunuyor. Bunun ana nedeni ithalata konu ürünlerimizin %76’sı (2018 yılı için) ara malını oluşturması. İthalattaki azalışın bitmiş ürünler ile sınırlı olmasını belki sevindirici bir gelişme olarak algılamalıyız. Ancak ithalatta yaşanan azalma -ara malı şeklinde olunca üretim ve ihracatta da bir azalışa aynı zamanda işsizlik oranlarında da bir artışa neden oluyor. Sorun ithal bağımlılığın azaltılması ile çözülecek gibi duruyor. Ama bu dönüşüm kısa veya orta vadede başarabilmek çok zor. Uzun vadeli bakış açısı ile yapısal önlemler almak gerekiyor.

 

Bu makalede yer alan açıklamalar, yazarının konu hakkındaki kişisel görüşünü yansıtmaktadır. Makaledeki bilgi ve açıklamalardan dolayı EY ve/veya Kuzey YMM ve Bağımsız Denetim A.Ş.’ye sorumluluk iddiasında bulunulamaz. Mevzuatın sık değiştirilen ve farklı anlayışlarla yorumlanabilen yapısı nedeniyle, herhangi bir konuda uygulama yapılmadan önce konunun uzmanlarından profesyonel yardım alınmasını tavsiye ederiz.