Skip to Content

Gümrük vergi alacaklarının yeniden yapılandırılmasında yaşanan tereddütler

Sercan Bahadır

6736 sayılı "Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına İlişkin Kanun" 19.08.2016 tarihindeki Resmi Gazete ile yayınlanmış ve birçok kamu alacağı ile birlikte gümrük vergi alacakları da bu yapılandırma kapsamına alınmıştı.Gümrükler Genel Müdürlüğü tarafından gümrük vergi alacaklarının yeniden yapılandırmasına ilişkin usul ve esasları içeren tebliğ ise 25.08.2016 tarihinde yayınlandı. Yaklaşık 1 aydır birçok şirket bu tebliğe istinaden başvurularını yaptı ya da yapmaya devam ediyor. Kanun hükümlerinden yararlanmak isteyen firmalar 31.10.2016 tarihine kadar başvuru yapabiliyorlar. Gümrük idarelerinin yapılan başvuruları değerlendirmeye aldığı ve bazılarını sonuçlandırdığı görülüyor. Bu bağlamda gümrük idarelerinde farklı yorumların yapıldığı ve aynı konuda farklı kararların alındığı gözlemleniyor. Bunun ana nedeni olarak yoruma açık olan bazı konularda Gümrükler Genel Müdürlüğü’nün ilave düzenleme yapmaması gösteriliyor.

Tebliğ tarihi olarak 19.08.2016 tarihi esas alınmalı

Gümrük vergi alacakları için yapılan düzenlemelere bakıldığında; bu düzenlemeler kesinleşmiş alacaklar, kesinleşmemiş alacaklar ve kendiliğinden bildirim olmak üzere üç başlıkta toplanabilir. Bu düzenlemelerden yararlanmak için kendiliğinden bildirim hariç gümrük yükümlülüğünün 30.06.2016 (bu tarih dâhil) tarihinden önce doğmuş ve kanunun yayınlandığı tarih (19.08.2016) itibari ile gümrük idaresi tarafından bir tarhiyatın yapılmış olması yani gümrük vergi alacağının gümrük idaresi tarafından yükümlüye tebliğ edilmiş olması gerekiyor. Ancak kimi idarelerde bu tebligat tarihinin de 30.06.2016 (bu tarih dâhil) tarihinden önce olması gerektiği ifade ediliyor.

Hâlbuki 6736 sayılı Kanunun 3’üncü maddesinde kesinleşmemiş alacaklar için kanun yayınlandığı tarihteki durumun dikkate alınacağı hüküm altına alınıyor ve düzenlemeden hareketle 30.06.2016 tarihinden önce gümrük yükümlülüğü doğan bir gümrük vergisi alacağının 19.08.2016 tarihine kadar yükümlüsüne tebliğ edilmiş olması yeterli görülüyor. Çünkü düzenlemede 30.06.2016 tarihinden (bu tarih dâhil) önce gümrük yükümlülüğü doğan ve 19.08.2016 tarihi itibarıyla idari itiraz süresi geçmemiş veya idari itiraz mercilerine intikal etmiş bulunan tahakkuklara atıf yapılıyor.

Diğer taraftan, gümrük vergi alacağının tahakkuk tarihi yani karar tarihinin değil tebligat tarihinin esas alınması gerekir. Bir alacağın kesinleşmemiş alacak olabilmesi için 19.08.2016 tarihi itibarıyla idari itiraz süresi geçmemiş olması gerekiyor olup, tebliğ edilmeyen bir alacak itiraza konu edilemiyor.

Nitekim benzer bir uygulama 2011 yılında yayınlanan 6111 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması Hakkındaki Kanun’da bulunuyordu. O dönemdeki düzenlemede “31.12.2010 tarihinden önce gümrük yükümlülüğü doğan ve 25.02.2011 tarihi itibarıyla” ibaresine yer verilmiş ve bu noktada da kesinleşmemiş alacak olarak gümrük idareleri gümrük vergi alacağının 25.02.2011 tarihi itibari tebliğ edilmesini yeterli görülmüştü.

Vergi aslına bağlı idari para cezasında Gümrük Kanununa bakılmalı

Gümrük vergi alacakları için yapılan düzenlemelerde “idari para cezası”nın vergi aslına bağlı olması ile olmamasına göre indirim oranı belirleniyor. Şöyle ki, bir ceza vergi aslına bağlı ise idari para cezası tamamen siliniyor; vergi aslına bağlı değil ise kesinleşmiş alacaklarda % 50; kesinleşmemiş alacaklarda % 75’i siliniyor. Bu nedenle bir idari para cezasının vergi aslına bağlı olup olmadığının yorumlanması büyük önem arz ediyor.

4458 sayılı Gümrük Kanununda gümrük vergilerine ilişkin birden fazla ceza maddesi yer alıyor ve (234 ila 241’inci maddeler arası) vergi aslına bağlı bir ceza tarh edileceği en açık 234’üncü maddede düzenleniyor. Bu madde ile vergileme unsurlarında bir hata (kıymet, tarife gibi) durumunda eksik olan vergi ile birlikte bu verginin 3 katı oranında bir idari para cezası tatbik ediliyor. Diğer cezai maddelerde ise vergi ya cezayı hesaplamak için esas alınıyor ya da gümrük yükümlülüğünün niteliğine göre vergi aslı tarh ediliyor. Özellikle dâhilde işleme rejimi kapsamında gümrük idareleri tarafından tarh edilen idari para cezaları dışında bir vergi tarh edilmiş ise bu idari para cezası vergi aslına bağlı bir idari para cezası; sadece idari para cezası tatbik edilmiş ise bu ceza vergi aslına bağlı olmayan idari para cezası olarak değerlendiriliyor. Ancak zaman zaman bu yaklaşımın farklı idarelerde farklı yorumlandığı görülüyor.

Aslında “vergi aslına bağlı idari para cezası” kavramı Kabahatler Kanunundaki zamanaşımı süresi hesaplarken karşımıza çıkıyor. Bu konuda Gümrükler Genel Müdürlüğünün 2013/38 sayılı Genelgesinde idari para cezasının tutarı belirlenirken, para cezasına dayanak bir vergi alacağı söz konusu ise bu para cezası gümrük vergileri alacağına bağlı idari para cezası olarak tanımlanıyor. Yeniden yapılandırma uygulamalarında da gümrük idarelerinin bu yaklaşımı benimseyerek hareket ettiği gözlemleniyor.

Ancak bu konuda asıl tereddüt, idari para cezasının vergi aslına bağlı olduğu ama bir hukuki neden ile (vergi mahkemesi veya uzlaşma gibi) vergi aslının ortadan kalktığı durumlardır. Gümrük tekniği ve yukarıdaki yaklaşıma göre, bir idari para cezası ilk etapta vergi aslı ile birlikte tebliğ edilmiş ise ve zamanaşımı süresi olarak vergi aslına bağlı olarak zamanaşımı hesaplanmış ise sonradan vergi aslının ortadan kalkması idari para cezasının yeniden yapılandırmadaki hukuksal niteliğini değiştirmemelidir. Vergi aslı hukuksal bir yol ile ortadan kalkmış ise yeniden yapılandırmadaki düzenlemeler çerçevesinde vergi aslına bağlı bir ceza olarak nitelendirilen idari para cezasının da ortadan kalkıyor olması gerekir.

 

Bu makalede yer alan açıklamalar, yazarının konu hakkındaki kişisel görüşünü yansıtmaktadır. Makaledeki bilgi ve açıklamalardan dolayı EY ve/veya Kuzey YMM ve Bağımsız Denetim A.Ş.’ye sorumluluk iddiasında bulunulamaz. Mevzuatın sık değiştirilen ve farklı anlayışlarla yorumlanabilen yapısı nedeniyle, herhangi bir konuda uygulama yapılmadan önce konunun uzmanlarından profesyonel yardım alınmasını tavsiye ederiz.