Sözleşmeler TL’ye dönerken akla takılanlar…

M. Fatih Köprü | 16/10/2018 | (Tüm Yazılar)

Geçtiğimiz ay, döviz cinsinden sözleşme yapılamayacağına ve eskiden yapılmış olanların da TL’ye çevrilmesine ilişkin Cumhurbaşkanı Kararı yayınlanmıştı. Karar’da Hazine ve Maliye Bakanlığına bir yetki de veriliyor. Bakanlık bu yetkisini kullanarak 6 Ekim’de çıkardığı bir tebliğle, TL olarak düzenlenmesi gereken sözleşmeler ile dövizli düzenlenebilecek sözleşmelerin hangileri olduğunu belirledi.

Öncelikle, sözleşme bedelinin döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak kararlaştırılmasının mümkün olmadığı işlemlere değinmek istiyoruz.

Gayrimenkul kiralama ve satış

Türkiye’de yerleşik kişilerin kendi aralarında yapacakları, gayrimenkul satış ve kiralama sözleşmelerindeki bedellerin döviz veya dövize endeksli olarak kararlaştırılması mümkün değil. Konut ve çatılı iş yerleri de bu kapsama giriyor. Zorunluluk, serbest bölgeler dahil yurt içinde bulunan gayrimenkulleri kapsıyor.

Eskiden (13 Eylül’den önce) imzalanmış olan gayrimenkul kira sözleşmelerindeki döviz bedellerin ise iki yıllık süre için TL’ye çevrilmesi gerekiyor.

İş sözleşmeleri

Türkiye’de yerleşik kişilerin kendi aralarında imzalayacakları iş sözleşmeleri de döviz veya dövize endeksli olarak düzenlenemiyor. Ancak yurt dışında ifa edilecek olan hizmetler kapsama girmiyor. Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile vatandaşlık bağı bulunmayan Türkiye’de yerleşik kişilerin taraf olduğu iş sözleşmeleri de dövizli olarak düzenlenebiliyor.

Hizmet sözleşmeleri

Türkiye’de yerleşik kişilerin kendi aralarında akdedecekleri danışmanlık, aracılık ve taşımacılık dâhil hizmet sözleşmelerinin Türk lirası olarak düzenlenmesi gerekiyor. Tebliğ’de bazı hizmetlere ilişkin sözleşmelerin döviz veya dövize endeksli olarak düzenlenebileceği belirtiliyor. Bunlar;

a) Türk vatandaşı olamayan kişilerin taraf oldukları hizmet sözleşmeleri,

b) İhracat, transit ticaret, ihracat sayılan satış ve teslimler ile döviz kazandırıcı hizmet ve faaliyetler kapsamında yapılan hizmet sözleşmeleri,

c) Türkiye’de yerleşik kişilerin yurt dışında gerçekleştirecekleri faaliyetler kapsamında yapılan hizmet sözleşmeleri,

ç) Türkiye’de yerleşik kişilerin, kendi aralarında akdedecekleri, Türkiye’de başlayıp yurt dışında sonlanan ve yurt dışında başlayıp Türkiye’de sonlanan elektronik haberleşme ile ilgili hizmet sözleşmeleri.


Eser sözleşmeleri

Türkiye’de yerleşik kişilerin kendi aralarında akdedecekleri eser sözleşmelerinin de Türk lirası olarak düzenlenmesi zorunlu. Ancak Türk Uluslararası Gemi Sicili Kanunu’nda tanımlanan gemilerin inşası, tamiri ve bakımına ilişkin sözleşmeler döviz veya endeksli olarak düzenlenebiliyor.

Taşıt satış ve kiralama

Türkiye’de yerleşik kişilerin kendi aralarında düzenleyecekleri, taşıt satış ve kiralama sözleşmelerinin de dövizli olarak düzenlenmesi mümkün değil. Taşıt kavramına iş makineleri de dahil. 13 Eylül 2018 tarihinden önce akdedilmiş bulunan bu tür sözleşmeler için tebliğde özel bir belirleme yapılmış. Buna göre söz konusu eski sözleşmelerin TL’ye çevrilme zorunluluğu bulunmuyor.

Tebliğde sadece TL olarak düzenlenmesi gereken sözleşmeler değil döviz veya dövize endeksli olarak düzenlenmesi mümkün olan sözleşmeler de sayılıyor. Bunları da aşağıdaki şekilde özetleyebiliriz:

  • Türkiye’de yerleşik kişilerin kendi aralarında akdedecekleri, iş makinaları ve taşıtlar dışındaki menkul malların satış ve kiralama sözleşmeleri,
  • Türkiye’de yerleşik kişilerin kendi aralarında akdedecekleri, bilişim teknolojileri kapsamında yurt dışında üretilen yazılımlara ilişkin satış sözleşmeleri ile donanım ve yazılımlara ilişkin lisans ve hizmet sözleşmeleri,
  • Dışarıda yerleşik kişilerin Türkiye’de bulunan; şube, temsilcilik, ofis, irtibat bürosu, doğrudan veya dolaylı olarak yüzde elli ve üzerinde pay sahipliklerinin bulunduğu şirketler ile serbest bölgedeki faaliyetleri kapsamında serbest bölgelerdeki şirketlerin taraf olduğu iş ve hizmet sözleşmeleri,
  • 32 Sayılı Karar’ın 17 ve 17/A maddeleri kapsamında yapılacak finansal kiralama (leasing) sözleşmeleri ile Türk Uluslararası Gemi Sicili Kanunu’nda tanımlanan gemilere ilişkin finansal kiralama (leasing) sözleşmeleri (dövize endeksli kararlaştırılamaz).

Bunlardan başka; ticari havayolu işletmeleri, bunlara teknik bakım ve yer hizmeti veren şirketler ile kamu kurum ve kuruluşlarının taraf olduğu bazı işlemlere ilişkin sözleşmelerin de dövizli veya endeksli olarak düzenlenebilmesi mümkün görünüyor. Ancak kamu kurum ve kuruluşlarının gayrimenkul kira ve satış sözleşmeleri bu kapsamda değerlendirilmiyor.

Eski sözleşmeler

TL olarak düzenlenme zorunluluğu getirilen işlemlerle ilgili olarak 13 Eylül’den önce düzenlenmiş olan yukarıda saydığımız dövizli sözleşmelerin de 13 Ekim’e kadar, Türk parasına çevrilmesi gerekiyordu.

Peki, TL’ye dönerken hangi kur kullanılacak? Bununla ilgili genel kural, tarafların anlaşması. Yani iki tarafın üzerinde mutabakata vardığı kurdan sözleşmelerin TL’ye çevrilmesi mümkün. Taraflar kurda anlaşamazsa o zaman bazı hesaplamalar yapmak gerekiyor. Bu hesaplamada da bazı belirsizlikler bulunuyor.

Hangi kur?

Öncelikle döviz veya dövize endeksli bedellerin 2 Ocak 2018 tarihinde belirlenen gösterge niteliğindeki TCMB efektif satış kuru kullanılarak Türk parası karşılığının bulunması gerekiyor. Tebliğde, “2 Ocak günü için geçerli olan kur” değil de “2 Ocak tarihinde belirlenen kur” ifadesi yer aldığı için 2 Ocak 2018 günü 15.30 itibarıyla belirlenen kurun dikkate alınması gerektiğini düşünüyoruz. Bu kur da ABD doları için 3,7776 TL, Euro içinse 4,5525 TL oluyor. Diğer yabancı paralar için kur bilgisine TCMB’nin internet sitesinden ulaşılabilir.

Endeksleme nasıl olacak?

Yukarıdaki kurlar kullanılarak döviz sözleşme bedelini TL’ye çevirdikten sonra bir şey daha yapılması gerekiyor. O da sözleşme bedelinin, TL’ye çevrildiği tarihe kadar TÜİK’in her ay için belirlediği TÜFE aylık değişim oranları esas alınarak artırılması. Bu hesaplamanın nasıl yapılacağı konusunda da bazı belirsizlikler var.

Ekim ayında hesaplamanın yapıldığı varsayımına göre, ilk yöntem, Aralık/2017 TÜFE endeksiyle (327,41) Eylül TÜFE endeksi (390,84) arasındaki artış oranının dikkate alınması olabilir. Bu iki endekse göre hesaplanan artış oranı yüzde 19,37 oluyor ve bu oran Ocak başından Ekim’e kadar enflasyon oranını veriyor. Menkul kıymet veya gayrimenkul satış kazancının tespitinde endeksleme yapılırken ya da şimdi uygulanmamakla birlikte maliyet artış fonu hesabında hep bu yöntem kullanılıyordu.

Ama özellikle kamu alacaklarının yapılandırılmasında İdare tarafından kullanılan bir yöntem daha var. TÜFE’ye göre belirlenen aylık artış oranları alt alta konup toplanıyor. Yine Ekim ayında hesaplamanın yapıldığı varsayımına göre, Ocak’tan itibaren TÜFE artış oranlarının toplamı % 17,99 oluyor.

Hangi oranın kullanılması gerektiği konusunda kafalar karışık. Bakanlığın en kısa zamanda bir açıklama yapmasını bekliyoruz. Her ne kadar biz enflasyon oranını göstermesi açısından birinci yöntemin daha doğru sonuç vereceğini düşünsek de, son uygulamalar göz önüne alındığında Bakanlık tarafından ikinci yöntemin benimsenmesinin daha yüksek ihtimal olduğunu belirtmek isteriz.

Sonuç olarak Bakanlığın tebliğinin, dövizli sözleşmelere ilişkin soru ve sorunlara çözüm olacağını düşünürken, bir kısmını yukarıda da belirttiğimiz çok sayıda belirsizliği beraberinde getirdiğini söyleyebiliriz. En temel sorun da, hangi mevzuata referans verildiğinin açıklanmıyor olması. Örneğin hizmet sözleşmeleri Borçlar Kanunu’nda yer alan tanımıyla mı değerlendirilecek, yoksa daha geniş anlamda mı yorumlanması gerekiyor. Tebliğin yazılış şeklinden, sadece Borçlar Kanunu kapsamında yapılacak bir yorumun yanlış sonuçlara varılmasına neden olacağını düşünüyoruz.

Konuya eser sözleşmesi açısından bakıldığında ise ortaya farklı bir sonuç çıkıyor. Bu tabirin çok geniş yorumlanması halinde, günlük hayatta yapılan birçok mal satış sözleşmesinin eser sözleşmesi olarak değerlendirilmesi sonucuna varılabilecektir. Oysa tebliğdeki anlayışın bu olmadığını düşünüyoruz. Yanlış uygulamalara sebebiyet verilmemesi için eser sözleşmelerinden ne anlaşılması gerektiği, hangi sözleşmelerin bu kapsamda değerlendirileceği konuları açıklamaya muhtaç gözüküyor.

Bir diğer konu da damga vergisi ile ilgili. Eski döviz sözleşme bedellerinin TL olarak yeniden belirlenmesi işleminin damga vergisi karşısındaki durumunun açıklanmasını, daha doğrusu, bu işlemlerin mükelleflere yeni bir damga vergisi mükellefiyeti doğurmaması için yasal düzenleme yapılmasının beklendiğini belirtmek isteriz.

 

Bu makalede yer alan açıklamalar, yazarının konu hakkındaki kişisel görüşünü yansıtmaktadır. Makaledeki bilgi ve açıklamalardan dolayı EY ve/veya Kuzey YMM ve Bağımsız Denetim A.Ş.’ye sorumluluk iddiasında bulunulamaz. Mevzuatın sık değiştirilen ve farklı anlayışlarla yorumlanabilen yapısı nedeniyle, herhangi bir konuda uygulama yapılmadan önce konunun uzmanlarından profesyonel yardım alınmasını tavsiye ederiz.