Bir “Varlık Barışı” daha…

M. Fatih Köprü | 03/07/2016 | (Tüm Yazılar)

Geçtiğimiz günlerde birçok yasada değişiklikler içeren tasarı Meclis Başkanlığına sunuldu. İkisi geçici madde olmak üzere 79 maddeden oluşan bu tasarı, yatırım ortamının iyileştirilmesi amacıyla başta vergi yasaları olmak üzere birçok yasada değişiklikler içeriyor.

Bu tasarının önemli düzenlemelerinden biri de hiç kuşkusuz, yurt dışında bulunan bazı varlıkların milli ekonomiye kazandırılması amacıyla Türkiye’de beyan edilmesi ve ülkeye getirilmesine ilişkin geçici 2. maddesi. Yani yeni bir “Varlık Barışı”.

Bu yazımızda varlık barışından yararlanabilecek kişiler ile kapsama giren varlıklardan bahsettikten sonra, süresinde bildirim veya beyanda bulunan kişi ve kurumlar için geçerli olan avantajlar konusuna değineceğiz.

Yeni bir uygulama değil

2008 yılında çıkarılan 5811 sayılı yasa; yurt dışındaki varlıkların ekonomiye kazandırılması ve yurt içindeki kayıt dışı bazı varlıkların kayda alınarak işletmelerin sermaye yapılarının güçlendirilmesini sağlamak amacıyla çıkarılmıştı.

Daha sonra 2013 yılında çıkarılan 6486 sayılı yasa ise sadece yurt dışında bulunan bazı varlıkların bildirilerek, gayrimenkul dışındakilerin belli süreler içerisinde Türkiye’ye getirilmesini içeriyordu.

Bu iki düzenlemede de bildirilen ve beyan edilen varlıklar üzerinden belli bir miktarda vergi ödenmesi söz konusuydu.

Kimler yararlanabiliyor?

23 Haziran’da Meclis’e sunulan ve yayım tarihinde yürürlüğe girmesi öngörülen bu tasarının geçici 2. maddesindeki düzenlemeden, eski uygulamalarda olduğu gibi, yurt dışında varlığı olan, vergi mükellefi olsun olmasın tüm gerçek ve tüzel kişilerin yararlanabilmesi mümkün. Hatta yabancılar bile yurt dışında bulunan varlıklarıyla ilgili olarak bu düzenlemeden yararlanabilirler.

Diğer taraftan önceki uygulamaların aksine tasarıda, yurt dışında bulunan varlıkların diğer kişiler nam ve hesabına bildirim veya beyanda bulunulabileceğine ilişkin hüküm de yer alıyor. Bu kapsamdaki varlıkların intikalinde veraset ve intikal vergisi ödenmesi de söz konusu olmayacak.

Kapsama giren varlıklar

Tasarının kapsamına, gerçek ve tüzel kişilerin yurt dışında bulunan; para, altın, döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçları ile alacak ve gayrimenkulleri giriyor.

Bildirim ve beyan yeri

Tasarıda “Bildirim” kavramı; yasa kapsamındaki varlıkların banka ve aracı kurumalara bildirilmesi, “beyan” kavramı ise bu varlıkların bir beyanname ile vergi dairesine beyan edilmesi anlamında kullanılıyor. Bildirimin banka veya aracı kurumlara yapılması durumunda, ilave olarak vergi dairelerine de beyanda bulunulmasına gerek yok.

Buna göre yurt dışında bulunan söz konusu varlıklardan; para, altın, döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarının Türkiye’deki banka ve aracı kurumlara bildirilmesi gerekiyor. Alacaklar ve gayrimenkuller ise banka ve aracı kurumlar yerine vergi dairelerine beyan ediliyor.

Yurt dışındaki gayrimenkuller ve alacakların Türk Lirası cinsinden beyan edilmesi esas. Ayrıca gayrimenkullerin beyannamede rayiç bedeliyle gösterilmesi gerektiği de unutulmamalı.

Süresi

Yurt dışındaki varlıklara ilişkin bildirim veya beyanın en geç 31 Aralık 2016 tarihine kadar yapılması gerekiyor.

Düzenleme daha tasarı halinde olsa da acaba başvuru süreleri uzar mı diye merak etmeye başlayanlar olabilir. Bakanlar Kurulunun bildirim ve beyan sürelerini 6 aya kadar uzatma yetkisi bulunuyor. Buna göre tasarı aynen yasalaşırsa Bakanlar Kurulu bildirim ve beyan sürelerini 30 Haziran 2017 tarihine kadar uzatabilecek. Bugüne kadarki benzer uygulamalarda bu uzatma yetkisinin devamlı olarak kullanılmış olduğuna bakarak bu kez de uzatılacağını söylemek sanırız çok yanlış olmayacaktır. Ama yine de bu konunun Bakanlar Kurulunun yetkisinde olduğu unutulmamalı.

Türkiye’ye getirilmeli

Yurt dışında bulunan ve bildirime konu edilen para, altın, döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarının 31 Aralık 2016 tarihini geçmemek şartıyla bildirim tarihini takip eden 1 ay içinde Türkiye’ye getirilmesi veya Türkiye’deki bankalar veya aracı kurumlarda açılacak bir hesaba transfer edilmesi gerekiyor.

Beyan edilen alacak ve taşınmazlarda ise bu süre beyan tarihini takip eden 1 yıl olarak belirlenmiş durumda. Bu varlıkların beyan edilen değerlerinin karşılığının Türk Lirası veya döviz olarak, bu süre içerisinde Türkiye’ye getirilmesi veya Türkiye’deki bankalar veya aracı kurumlarda açılacak bir hesaba transfer edilmesi şartı bulunuyor.

Bakanlar Kurulunun bu süreleri de 6 ay uzatma yetkisi bulunuyor.

Bu kez hiç vergi yok!

Eski varlık barışı uygulamalarında beyan edilen ve Türkiye’ye getirilen varlıklar üzerinden vergi ödenmesi gerekiyordu. Vergi oranı; yurt dışındaki varlıklar için yüzde 2, yurt içindeki varlıklarda ise yüzde 5 olarak uygulanmıştı.

Ama yeni tasarıda, yılsonuna kadar bildirilecek ya da beyan edilecek olan yurt dışındaki varlıklar üzerinden herhangi bir vergi ödenmesi öngörülmüyor. Yani bu uygulama, hem yasal yollarla hem de yasal olmayan yollarla yurt dışına çıkarılmış olan varlıkların sadece beyan edilmesi ve yurda getirilmesi üzerine kurulu. Herhangi bir vergi tahsilatı amacı bulunmuyor.

Ne avantajı var?

Yurt dışında olan varlıklarla ilgili olarak yukarıdaki sürelerde bildirim veya beyanda bulunuldu. Ayrıca belirtilen tarihlere kadar Türkiye’ye de getirildi. Bütün bunları yapan kişi veya kurumun avantajı ne olacak?

Öncelikle vergi inceleme avantajından bahsedebiliriz. Yukarıdaki şartların tümü yerine getirilirse bu varlıklar nedeniyle hiçbir suretle vergi incelemesi ve vergi tarhiyatı yapılmayacak, vergi cezası kesilmeyecek.

Avantajlar bununla sınırlı değil. Bildirim ve beyanda bulunanlar ile bunların kanuni temsilcileri hakkında, sırf bu beyanın yapılmış olmasından dolayı ve bu beyandan hareket edilerek, herhangi bir araştırma, inceleme, soruşturma veya kovuşturma yapılamayacak ve idari para cezası uygulanamayacak. Ayrıca bu işlemlerle ilgili olarak aşağıdaki kanun ve kanun hükümleri de uygulanmayacak:

a. Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında Kanun,

b. Sermaye Piyasası Kanunu (106, 107, 108, 109 ve 110. maddeleri hariç),

c. Gümrük Kanunu,

d. Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu,

e. Vergi Usul Kanunu’nda düzenlenen suçlar ile bu suçlardan kaynaklanan mal varlığı değerleriyle ilgili olarak Türk Ceza Kanunu’nun 282. maddesi.

Defterlere kayıt

Tasarıda Vergi Usul Kanunu uyarınca defter tutan mükellefler için özel bazı düzenlemeler yer alıyor. Bu mükellefler tarafından bildirim veya beyana konu edilen yurt dışı varlıkların, bildirim veya beyan edildiği ayın sonuna kadar kanuni defterlere kaydedilebilmesi mümkün.

Kaydedilen varlıklar, yurt dışında bulunan banka veya finansal kurumlardan kullanılan ve maddenin yürürlük tarihi itibarıyla kanuni defterlere kayıtlı olan kredilerin, en geç 31 Aralık 2016 tarihine kadar, kapatılmasında kullanılabilecek. Borcun defter kayıtlarından düşülmesi kaydıyla, ödemede kullanılan varlıkların Türkiye’ye getirilme şartı da bulunmuyor.

Sınırlama yok

Bu varlıklar dönem kazancının tespitinde dikkate alınmıyor. Kanuni defterlere kaydedilen varlıkların, sermayeye ilave edilmemiş olması şartıyla işletmeden çekilmesi kar dağıtımı sayılmıyor ve bu nedenle gelir ve kurumlar vergisi tarhiyatı yapılmıyor.

Önceki uygulamalarda defter tutan mükellefler için bazı sınırlamalar vardı. Tasarıda eskilerin aksine, özel bir fon hesabında tutma veya sermayeye ilave etme zorunluluğu ya da işletmeden çekememe gibi hiçbir sınırlama bulunmadığını görüyoruz.

Ancak diğer taraftan kayıtlara alınan taşınmazlar üzerinden amortisman ayrılmasının mümkün olmadığını hatırlatmakta fayda var. Ayrıca kaydedilen bu varlıkların daha sonra zararına satılması durumunda bu zarar da gider olarak kabul edilmiyor.

 

 

Bu makalede yer alan açıklamalar, yazarının konu hakkındaki kişisel görüşünü yansıtmaktadır. Makaledeki bilgi ve açıklamalardan dolayı EY ve/veya Kuzey YMM ve Bağımsız Denetim A.Ş.’ye sorumluluk iddiasında bulunulamaz. Mevzuatın sık değiştirilen ve farklı anlayışlarla yorumlanabilen yapısı nedeniyle, herhangi bir konuda uygulama yapılmadan önce konunun uzmanlarından profesyonel yardım alınmasını tavsiye ederiz.