Alacağa ve borca farklı faiz oranı

M. Fatih Köprü | 14/06/2015 | (Tüm Yazılar)

Vergi iadesi konusu açıldığında hemen herkes; “Vergi dairesinden iade alınabilir mi ki?” diye soruyor. Vergi dairesi tarafından alınmış olan, yani devletin kasasına girmiş olan verginin bir daha geri alınamayacağına dair genel bir inanış söz konusu. Ama gerçek böyle değil aslında…

Kesinti yolu ile ödenen vergiler ile geçici vergilerin iade usul ve esaslarını belirleyen temel düzenleme 252 seri numaralı gelir vergisi genel tebliği. Bu tebliğ çerçevesinde başvuruda bulunup (birçok mükellef için elektronik olarak), istenen bilgi ve belgeleri de tamamladıktan sonra, söz konusu vergilerin fazla ödenen kısmı nakden veya mahsuben iade alınabiliyor.

Bu haftaki yazımızda, hem gelir vergisi hem de kurumlar vergisi mükellefleri açısından kuralları hemen hemen aynı olan ve yıl içerisinde kesinti yoluyla ödenen vergiler ile geçici vergilerin iade uygulamasına değinmek istiyoruz.

Nasıl iade çıkıyor?

Gerçek kişiler elde ettikleri gelirlere ilişkin beyannamelerini Mart ayında, kurumlar ise Nisan ayında verdiler. Ama bazı gerçek kişi mükelleflerin gelirleri üzerinden vergi sorumluları tarafından vergi kesildiği (tevkifat veya stopaj) için bunlar ayrıca beyanname vermiyorlar. Tevkifat sistemi ülkemizde yaygın olarak uygulanıyor. Örneğin işçiler, mevduat veya repo geliri ya da borsa geliri elde edenler gibi.

Bazı gelir vergisi mükelleflerinin (serbest meslek erbabı, işyeri kira ya da temettü geliri elde edenler gibi) kazançları üzerinden ise öncelikle tevkifat yapılıyor, daha sonra da bu gelirler ayrıca gelir vergisi beyannamesi ile beyan ediliyor. Beyannamede hesaplanan vergiden yıl içerisinde kesilen vergiler mahsup edilebiliyor. Kesilen vergilerin beyannamede hesaplanan vergiden daha fazla olması durumda ise vergi iadesi alınması gündeme geliyor.

Aynı şekilde kurumlar vergisi mükelleflerinin de yıl içerisinde özellikle menkul kıymet işlemleri dolayısıyla kendilerinden kesilen vergilerin, yıllık faaliyetlerinin zararla sonuçlanması veya hesaplanan kurumlar vergisinin kesinti yolu ile ödenen vergilerden fazla olması halinde iade talepleri olabiliyor.

Önce beyannamede

Yıllık beyanname ile beyan edilen gelir veya kurum kazancı üzerinden hesaplanan vergiden yıl içinde kesilen vergiler beyanname üzerinde mahsup ediliyor. Örneğin, işyeri kirası üzerinden kesilen vergiler, gelir vergisi beyannamesinde beyan edilen kira geliri üzerinden hesaplanan vergiden indiriliyor. Kesinti yoluyla ödenen vergilerin indirilmesinden sonra artan kısım varsa vergi dairesine ödeniyor.

Yıl içerisinde kesilen vergilerin, yıllık gelir veya kurumlar vergisinden mahsubunda mükelleflerin;

- Kesintiyi yapan vergi sorumlularının adı-soyadı veya unvanını,

- Bağlı olduğu vergi dairesini ve vergi kimlik numaralarını,

- Kesintiye esas alınan brüt tutarları ve kesilen vergileri

- Kesinti yapılan dönemleri,

gösteren bir tabloyu yıllık beyannamelerine eklemeleri yeterli. Kesintiyi yapanlarca düzenlenen, kesintinin yapıldığını gösteren belgeler beyannameye eklenmiyor.

Vergi borçlarına mahsup

Yıl içerisinde kesilen vergilerin yıllık beyannamede hesaplanan vergiden mahsubundan sonra kalan kısmın, diğer vergi borçlarına mahsup edilmesi mümkün. Mahsup işlemi tutarına bakılmaksızın, inceleme raporu ve teminat aranılmadan yerine getiriliyor. Bu yöntem iade almayı düşünen kişi ve kurumlar açısından gerçekten büyük bir avantaj.

Diğer vergi borçlarına mahsup talebinin dilekçe ile yapılması ve yıl içinde yapılan vergi kesintilerine (tevkifat) ilişkin bir tablonun dilekçe ekinde (genellikle elektronik olarak) verilmesi gerekiyor. Mahsup dilekçesi ve ilgili tablonun ibraz edilmiş olması kaydıyla, mükelleflerin vergi borçlarına ilişkin mahsup talepleri yıllık beyannamenin verildiği tarih itibarıyla yerine getiriliyor.

Nakden iade

Nakden iade taleplerinin de dilekçe ile yapılması gerekiyor. Kesinti yoluyla ödenen vergilere ilişkin nakden iade edilecek tutarın 10 bin lirayı geçmemesi halinde iade talebi, yıl içinde yapılan kesintilere ilişkin tablo ile birlikte;

► Ücretlere ilişkin olarak işveren tarafından verilen ve kesintinin yapıldığını gösteren yazının, gayrimenkul sermaye iradına ilişkin olarak kira kontratının,

► Menkul sermaye iradına ilişkin olarak kesintiyi yapan banka, aracı kurum ve diğer kurumlar tarafından düzenlenen ve vergi kesintisinin yapıldığını gösteren belgenin,

► Serbest meslek kazancına ilişkin olarak vergilerin sorumlu adına tahakkuk ettiğini gösteren ilgili saymanlık yazısının,

► Ticari kazançlar ve zirai kazançlara ilişkin olarak tevkif yoluyla kesilen vergilerin vergi sorumlusu tarafından ilgili vergi dairesine ödenmiş olduğuna ilişkin belgenin,

ilgili kurumca onaylanan bir örneğinin dilekçeye eklenmesi koşuluyla inceleme raporu ve teminat aranmaksızın yerine getiriliyor.

Nakden iade taleplerinin 10 bin lirayı aşması halinde aşan kısım, vergi inceleme yetkisi bulunanlarca yapılacak inceleme sonucunda düzenlenen rapora göre iade ediliyor. Bu durumda da 10 bin liraya kadar olan kısım, dilekçe ekinde yukarıda belirtilen belgelerin yer alması koşuluyla, teminat aranmaksızın ve inceleme raporu beklenmeksizin iade ediliyor.

Tam tasdik raporu

Yeminli mali müşavir ile süresinde tam tasdik sözleşmesi imzalamış olan mükellefler için bir avantaj söz konusu. Bu mükelleflerin 100 bin liraya kadar olan nakden iade talepleri tam tasdik raporuna istinaden yerine getiriliyor. 100 bin lirayı aşan kısım ise vergi incelemesine yetkili olanlarca düzenlenen vergi inceleme raporuna göre iade ediliyor.

Teminat mektubu

Gerek 10 bin lirayı, gerekse de tam tasdik raporu kapsamında 100 bin lirayı aşan vergi iadelerinin, başlangıçta teminat mektubu verilerek inceleme sonucu beklenmeden iade alınması da mümkün. Banka teminat mektuplarının paraya çevrilmeleri konusunda hiçbir sınırlayıcı şart taşımaması ve Bankacılık Kanunu hükümlerine göre faaliyette bulunan bankalar tarafından düzenlenmiş olması gerekiyor. Ancak teminat mektubunun geri alınabilmesi için vergi inceleme raporunun beklenmesi gerektiği unutulmamalı.

Geçici verginin iadesi

Üçer aylık dönemler halinde ödenen geçici vergiler, öncelikle yıllık beyanname üzerinden hesaplanan vergiden düşülebiliyor. Kalan bir tutar varsa mükellefin diğer vergi borçlarına mahsup edilebiliyor. Bunun için yazılı başvuru şartı yok. Bu işlemin vergi dairesince re’sen yapılması gerekiyor.

Yukarıdaki mahsuplara rağmen kalan geçici vergi tutarı varsa, o yılın sonuna kadar yazılı olarak talep edilmesi halinde mükellefe iade ediliyor.

Geçici verginin gerek mahsuben gerekse nakden iadesinde herhangi bir tutar sınırlaması olmayıp, geçici verginin ödenmiş olması yeterli. Geçici vergiye ilişkin iade taleplerinde teminat ve inceleme raporu da aranmıyor.

Geç iadede faiz var ama…

2012 yılında yapılan yasal düzenleme uyarınca, iadesi gereken vergiler, ilgili mevzuatı kapsamında istenen bilgi ve belgelerin tamamlandığı tarihi takip eden üç ay içinde iade edilmezse, mükellef faiz almaya hak kazanıyor. Ancak faiz hesaplaması, bilgi ve belgelerin tamamlandığı tarihten değil, üç aylık sürenin sonundan itibaren başlıyor ve düzeltme fişinin mükellefe tebliğ edildiği tarihe kadar hesaplanıyor.

İdare tarafından nakden iade taleplerinin genellikle söz konusu 3 aylık süre içerisinde yerine getirildiğini -bu faizin ödenmemesi için- görüyoruz.

İadelerde durum böyleyken, mükellefler tarafından eksik ödenen vergiler için böyle bir süre olmadığını belirtmek isteriz. Vadesi geçen bir vergi borcu için vadeyi takip eden günden itibaren faiz işlemeye başlıyor.

Alacağa ve borca farklı faiz

Mükellefin vadesi geçen vergi borçları için yıllık yüzde 16,8 (aylık yüzde 1,4) oranında gecikme zammı tahsil ediliyor. İadenin geç yapılması halinde faiz hesaplanırken ise gecikme zammı oranı yerine tecil faizi oranı kullanılıyor. Tecil faizinin oranı ise yıllık yüzde 12. Buna göre vergi borcunun zamanında ödenmemesi durumunda yüzde 16,8 oranında faiz ödenmesi gerekirken, iadenin geç yapılması durumunda tahsil edilebilecek faizin oranı ise sadece yüzde 12 oluyor.

Bu iki konu, devletin alacak ve borcuna farklı standart uyguladığını gözler önüne seriyor. Faizlerin; gerek başlangıç tarihleri gerekse de uygulanacak oran bakımından, alacak ve borçlar için paralel hale getirilmesi gerektiğini düşünüyoruz.

 

 

Bu makalede yer alan açıklamalar, yazarının konu hakkındaki kişisel görüşünü yansıtmaktadır. Makaledeki bilgi ve açıklamalardan dolayı EY ve/veya Kuzey YMM ve Bağımsız Denetim A.Ş.’ye sorumluluk iddiasında bulunulamaz. Mevzuatın sık değiştirilen ve farklı anlayışlarla yorumlanabilen yapısı nedeniyle, herhangi bir konuda uygulama yapılmadan önce konunun uzmanlarından profesyonel yardım alınmasını tavsiye ederiz.