Bağımsız denetçinizi seçtiniz mi?

M. Fatih Köprü | 25/03/2013 | (Tüm Yazılar)

Yeni Türk Ticaret Kanunu’ndaki (TTK) bağımsız denetim ile ilgili düzenlemeler anonim şirketler ile şirketler topluluklarını yakından ilgilendiriyor. Basit olarak bağımsız denetim; denetime tabi olan anonim şirketler ile şirketler topluluğunun finansal tablolarının ve yıllık faaliyet raporlarının denetlenmesi anlamına geliyor. Finansal tabloların denetimi denetçi tarafından, Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumunca yayımlanan uluslararası denetim standartlarıyla uyumlu Türkiye Denetim Standartlarına göre yapılıyor.

Yeni TTK yürürlüğe girmeden bir gün önce, 30 Haziran 2012’de yayımlanan bir yasa ile pek çok değişikliğe uğradı. Bu değişiklikler öncesinde, tüm anonim şirketler ve şirketler toplulukları bağımsız denetim kapsamına giriyordu. Yapılan değişiklikle bağımsız denetim yaptırmak zorunda olan şirketlerin kapsamı daraltıldı. Buna göre sadece Bakanlar Kurulu tarafından belirlenen şirketler bağımsız denetim yaptırmak zorundalar.

Bu hafta öncelikle bağımsız denetim yaptırmak zorunda olan şirketler ve bunların hangi kriterlere göre belirlendiğine değineceğiz. Ardında da kapsama giren şirketlerin bu ayın sonuna kadar yapması gereken bağımsız denetçi seçimini ele alacağız.

Bakanlar kurulu belirledi

Bağımsız denetime tabi olacak şirketler yeni TTK’nın verdiği yetkiye istinaden 23 Ocak tarihinde yayımlanan 2012/4213 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile belirlendi. Bu karar 2013 başından itibaren yürürlüğe girdi. İlgili düzenlemede bağımsız denetim yaptırması gereken şirketlerin üçlü bir ayrıma tabi tutulduğunu görüyoruz.

Denetim yaptırmak zorunda olanlar

Birinci grupta, herhangi bir ölçüte bakılmaksızın, her halükarda bağımsız denetim yaptırması gereken şirketler yer alıyor. Bunlardan bazılarını;

►  SPK’nın düzenleme ve denetimine tabi bazı şirketler (aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, yatırım fon ve ortaklıkları, varlık kiralama şirketleri gibi)

► BDDK’nın düzenleme ve denetimine tabi bazı şirketler (Bankalar, faktoring ve finansal kiralama şirketleri, derecelendirme kuruluşları, finansman şirketleri gibi)

►  Sigorta, reasürans ve emeklilik şirketleri,

şeklinde sıralayabiliriz. Ayrıca kıymetli maden üretimi veya ticareti ile iştigal eden anonim şirketler ile ulusal karasal, uydu ve kablolu televizyon sahibi medya hizmet sağlayıcı şirketler de bu kapsama giriyor.

İkinci grup; farklı ölçütlere tabi olanlar

►  Yurt çapında günlük olarak gazete yayımlayan şirketler,

►  Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu denetimine tabi olan şirketler,

►  EPDK düzenlemelerine tabi olarak faaliyet gösteren lisans, sertifika veya yetki belgesi sahibi şirketler,

► Sermaye piyasası araçları bir borsada işlem görmeyen ancak SPK kapsamında halka açık sayılan şirketler,

►  TMSF tarafından denetimi ve yönetimi devralınan şirketler,

gibi bazı şirketler için 3 ölçüt bulunuyor. Aktif toplamı, net satış ve personel sayısı. Listedeki her şirket için bu üç ölçütün değerleri farklı olarak belirlendi. Örneğin yurt çapında günlük olarak gazete yayımlayan şirketler için aktif toplamı 50 milyon TL, net satışlar 75 milyon TL ve çalışan sayısı 175 olarak belirlenmişken, bu sınırlar EPDK’nın düzenlemelerine tabi şirketler için sırasıyla 75 milyon TL, 100 milyon TL ve 250 olarak uygulanıyor. Bu şirketler kendileri için belirlenmiş olan ölçütlerden en az ikisini sağlıyorsa bağımsız denetime tabi oluyorlar.

Büyük şirketler

Üçüncü grupta ise herhangi bir sektör sınırlaması olmaksızın yukarıdakilerin dışındaki şirketler yer alıyor. Ancak diğer şirketlerin hepsi bağımsız denetim kapsamında değil. Aşağıda belirtilen 3 ölçütün en az ikisini sağlayanlar yeni TTK kapsamında bağımsız denetim yaptırmak zorundalar.

►  Aktif toplamı 150 Milyon ve üstü Türk Lirası,

► Yıllık net satış hasılatı 200 Milyon ve üstü Türk Lirası,

►  Çalışan sayısı 500 ve üstü.

Bu ölçütlerin sağlanıp sağlanmadığının kontrolü sırasında, şirketin tek başına veya bağlı ortaklıkları ve iştirakleriyle birlikte dikkate alınması gerekiyor. Ancak denetime tabi olma şartlarını taşımayan bir şirket, sadece ana ortaklığının, bağlı ortaklığının veya iştirakinin denetime tabi olması nedeniyle denetime tabi olmayacak.

Son iki yılın mali tablolarına göre

Denetime tabi olunup olunmadığının belirlenmesinde, vergi mevzuatı çerçevesinde kamu idarelerine sunulmak üzere hazırlanan son iki hesap dönemine ilişkin bilanço ve gelir tablosu dikkate alınıyor. Buna göre belirtilen üç ölçütten en az ikisinin art arda iki hesap döneminde aşılması durumunda, müteakip hesap döneminden itibaren bağımsız denetim yaptırılması gerekiyor.

Birbirini takip eden hesap dönemlerinde sağlanan iki ölçütün aynı ölçütler olması da şart değil. Örneğin bir yıl aktif büyüklüğü ve net satış şartlarının (Tabloda 2012 yılı), sonraki yıl aktif büyüklüğü ve personel sayısı şartlarının (Tabloda 2013 yılı) sağlanması durumunda da takip eden yıldan (Tabloda 2014 yılı) itibaren bağımsız denetim yaptırılması gerekiyor.

Aşağıdaki tabloda örnek bir şirket için hesap dönemleri itibarıyla ölçütlerin sağlanması ve denetime tabi olup olmama durumu gösteriliyor:

Hesap dönemleri

Bilanço aktif toplamı 150 milyon TL veya üzeri mi?

Yıllık net satış hasılatı 200 milyon TL veya üzeri mi?

Çalışan sayısı 500 veya üzeri mi?

Kriterlerden en az ikisini sağlıyor mu?

Denetime tabi mi?

1.1-31.12.2011

Evet

Hayır

Hayır

Sağlamıyor

Referans yıl

1.1-31.12.2012

Evet

Evet

Hayır

Sağlıyor

Referans yıl

1.1-31.12.2013

Evet

Hayır

Evet

Sağlıyor

Tabi değildir

1.1-31.12.2014

Hayır

Hayır

Evet

Sağlamıyor

Tabidir

1.1-31.12.2015

Hayır

Hayır

Evet

Sağlamıyor

Tabidir

1.1-31.12.2016

Evet

Hayır

Evet

Sağlıyor

Tabi değildir


Genel kurul ve denetçi seçimi

Hem eski hem de yeni TTK’da anonim şirket genel kurulunun 31 Mart’a kadar yapılması gerektiği belirtiliyor. Ancak yapılmaması halinde cezasının ne olacağı konusunda, ne eski ne de yeni yasada herhangi bir düzenleme yok. Cezai bir yaptırımı olmamakla birlikte, bir acil durum ortaya çıktığında, genel kurulu zamanında toplantıya çağırmadığı için yönetim kurulunun sorumluluğunun gündeme gelebileceğini de hatırlatmak isteriz.

Bu şirketlerin bağımsız denetçilerini de 31 Mart’a kadar seçmesi gerekiyor. Ancak bunun nasıl yetiştirileceği konusunda endişeler var. Süre dolduğunda kapsama giren şirketlerin bir kısmı bağımsız denetçisini seçememiş olacak gibi görünüyor.

Bu süre yasada yer alıyor ve uzatılmasıyla ilgili bir yetki maddesi de bulunmuyor. Ama yine de bazı şirketler tarafından Kamu Gözetim Kurumu’na bu sürenin uzatılması konusunda başvurular yapıldığını görüyoruz.

Denetçi seçilmezse

Denetime tabi olduğu halde, finansal tablolar ile yönetim kurulunun yıllık faaliyet raporunu denetime tabi tutmayan şirketlerin hazırladığı bu raporlar düzenlenmemiş hükmündedir. Diğer bir ifadeyle söz konusu raporlar batıldır. Batıl bir işlem, bunu yapan taraf ve taraflarca amaçlanan hukuki hüküm ve sonuçları meydana getiremeyen işlemdir. Böyle bir işlem şeklen ve fiilen mevcut olmakla birlikte, işlemin hüküm ve sonuçları doğmamıştır; yani yapılan işlem hükümsüzdür. Dolayısıyla bağımsız denetime tabi olduğu halde herhangi bir nedenden dolayı finansal tablolar ile yönetim kurulunun yıllık faaliyet raporunu denetime tabi tutmayan şirketin bu raporlara dayanarak işlem tesis etmesi mümkün olmayacaktır. Örneğin, şirket tarafından denetim yaptırılmamış finansal tablolar esas alınarak sermaye artırımı, birleşme, bölünme, kar dağıtımı gibi hukuki işlemler yapılamayacak, yapılsa bile bu işlemlerin geçersiz olduğu ileri sürülebilecek ve takiben Yönetim Kurulu üyelerin ortaya çıkan zarardan sorumluluğu gündeme gelebilecektir.

Ayrıca bağımsız denetçinin seçilmemiş olması halinde, yönetim kurulu üyesi veya herhangi bir pay sahibi Asliye Ticaret Mahkemesine başvuruda bulunarak bağımsız denetçinin atanmasını isteyebilmektedir.

Bağımsız denetçinin seçimi, genel kurulun devredemeyeceği yetkiler arasında yer alıyor. Bu nedenle herhangi bir şekilde yönetim kurulu tarafından bağımsız denetçi konusunda bir karar verilmiş olsa dahi, genel kurulun denetçiyi değiştirme yetkisi olduğu unutulmamalı. Ayrıca yasaya göre denetçi seçiminde, her faaliyet dönemi için ayrı bir genel kurul kararı alınması gerekiyor.

Denetim kapsamından çıkış

Denetim kapsamından çıkışta da girişteki üç ölçüt önem arz ediyor. Bu üç ölçütten en az ikisine ait sınırların, art arda iki hesap döneminde altında kalınması durumunda izleyen hesap döneminden itibaren bağımsız denetim kapsamından çıkılıyor. Bir hesap döneminde bu ölçütlerden en az ikisinin yüzde 20 veya daha fazla altında kalınması durumunda da, izleyen hesap döneminden itibaren denetim zorunluluğu ortadan kalkıyor.