Skip to Content

Transfer fiyatlandırması uyuşmazlıklarında idari çözüm önerisi: Karşılıklı anlaşma usulü

Duygu Arsoy Alptekin

1. Giriş

Çifte vergilendirme; vergilendirmeye tabi gelirin, hem gelirin elde edildiği ülkede hem de geliri elde eden kişinin yerleşik olduğu ülkede vergilendirilmesi olarak tanımlanmaktadır. Bir başka deyişle çifte vergilendirme ile aynı mükellefin aynı gelir üzerinden birden fazla ülkede vergiye tabi tutulması mümkün bulunmaktadır. Diğer yandan vergi mükelleflerinin ülkeler arasındaki mevzuat farklılıklarından yararlanarak vergi ödememesi de küresel vergi sorunlarından biri olarak son dönemlerde ön plana çıkmaktadır. Bunun gibi uluslararası vergi sorunlarına karşı sistemin etkin çalışması ve uluslararası vergilendirme sorunlarının önlenmesi amacı ile ülkeler, çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmaları imzalayarak uygulama ve anlayış birliğine varmayı hedeflemektedirler.

Çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmalarında anlaşma hükümlerinin taraf devletlerin vergi idarelerince uygulanması sırasında ortaya çıkan hatalı işlemler, hatalı yorumlar veya anlaşma hükümlerinin dikkate alınmaması gibi ihtilaflı durumların çözümlenmesine yönelik düzenlemeler bulunmaktadır. Karşılıklı anlaşma usulü de ülkelerin vergi idarelerinin çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmalarından kaynaklanan ihtilaflı durumları çözüme kavuşturmak amacı ile başvurdukları idari bir yöntemdir. Karşılıklı anlaşma usulüne ilişkin esaslar OECD model vergi anlaşması modelinin 25. maddesinde yer alan hükümler çerçevesinde açıklanmaktadır. Bu hükümler doğrultusunda karşılıklı anlaşma usulü temel olarak;

  • OECD model vergi anlaşmasının hükümlerine aykırı olarak vergilendirmeye ilişkin,
  • Çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmasının yorumundan veya uygulanmasından kaynaklanan,
  • OECD model vergi anlaşması hükümlerinin arasında yer almayan ancak çifte vergilendirmeye sebep olan,

ihtilafların çözümünde uygulama alanı bulmaktadır.

OECD Transfer Fiyatlandırması Rehberinde[1] transfer fiyatlandırması ihtilaflarının çözümüne ilişkin düzenlemelere ve uygulama esaslarına yer verilmiştir. Buna göre OECD Transfer Fiyatlandırması Rehberinde, OECD model vergi anlaşmasının 25. maddesinde yer alan karşılıklı anlaşma usulüne de atıfta bulunulmuştur. Rehberde, karşılıklı anlaşma usulünün hukuki çifte vergilendirme sorunları ile birlikte ekonomik çifte vergilendirme konularında da etkili bir mekanizma olabileceği vurgulanmıştır.

Yasal çifte vergilendirme, vergilendirilebilir aynı gelirin birden fazla ülkede vergilendirilmesi olarak tanımlanırken, ekonomik çifte vergilendirme aynı vergiye tabi gelirin birden fazla kişi üzerinden birden fazla gelir idaresi tarafından vergiye tabi tutulması ile ortaya çıkmaktadır.

Ekonomik çifte vergilendirmenin en önemli örneklerinden biri transfer fiyatlandırması düzeltmeleridir. Transfer fiyatlandırması düzeltmelerinde, Türkiye'de bulunan şirketin, yurt dışındaki grup şirketleri ile gerçekleştirdiği işlemlerin emsallere uygun olmadığı kanaatine varılması neticesinde düzeltme yapılmaktadır. Düzeltme yapılan bu tutar aslında diğer ülkede öncesinde gelir olarak dikkate alınarak vergilendirilmiş olabilmektedir. Bu sebeple transfer fiyatlandırmasında fiyat düzeltmeleri, ilişkili firmalarla gerçekleştirilen faiz, kredi ve gayri maddi hak bedelleri gibi işlemlerin vergilendirilmesi olmak üzere, farklı ülkelerde grup şirketlerinin aralarındaki işlemlerde kazancın transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü olarak dağıtıldığı iddia edilen tüm durumlarda karşılıklı anlaşma usulü çözüm mekanizması olarak uygulama alanı bulabilmektedir.

2. Dünyada karşılıklı anlaşma usulü uygulaması

Çifte vergilendirmenin veya gelirin hiç vergilendirilmemesinin önlenmesi dünyada vergi sisteminin etkinliğinin sağlanmasında ve vergi sistemindeki eksikliklerin giderilmesinde büyük önem taşımaktadır. Bu noktada söz konusu vergi sorunlarının ülkeler arasındaki uygulamalardan dolayı farklılık göstermesi sebebiyle, ülkelerin iç mevzuat hükümlerinde ortak noktanın bulunmasında yetersiz kalabilmektedir. Bu sebeple birçok ülkenin üyesi oldukları Birleşmiş Milletler ve OECD gibi ortak inisiyatiflerin bulunduğu kuruluşların oluşturduğu çerçeve ve yönlendirici modellerle çifte vergilendirme sorunlarını önlemeyi hedeflemektedir.

OECD Transfer Fiyatlandırması Rehberi'nin[2] 4. bölümünde çifte vergilendirmeye sebep olabilecek transfer fiyatlandırması ihtilaflarından kaçınma yöntemlerine veya ortaya çıkan ihtilafların çözümünde kullanılabilecek yaklaşımlara yer verilmiştir. OECD Transfer Fiyatlandırması Rehberinde yer alan bu yaklaşımlardan karşılıklı anlaşma usulü, uygulama alanının geniş olması sebebi ile ön plana çıkmıştır. Karşılıklı anlaşma usulü ile ülkeler çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmalarından kaynaklanan ihtilaflarda ilgili devletlerin yetkili makamlarının karşı karşıya gelerek sorunları ortak bir platformda tartışarak çözüm yolunu bulmayı hedeflemektedir. Söz konusu süreçte yetkili makamlar karşılıklı anlaşmaya varabilmek için yapacakları girişimlerde diplomatik yazışma kurallarını takip etmemekte doğrudan birbirleriyle iletişim kurarak sorunu değerlendirmektedirler. Bu yöntem ile sürecin daha hızlı işlemesi sağlanarak sorunun çözümü amaçlanmaktadır. Karşılıklı anlaşma usulünde taraf ülkeler uygun görürse yazılı veya sözlü irtibat kurarak ihtilafın çözümlenmesi için bağımsız ve etkin bir ortamda idareler arasında bilgi paylaşımı yapılabilmektedir. 

Ayrıca usulün işleyişini daha etkin hale getirmek, mükelleflerin mağduriyetini önleyerek sorunun çözümünü idareler nezdinde hızlandırmak amacı ile model vergi anlaşmasındaki 2008 yılındaki güncellemeyle birlikte tahkim mekanizması sürece dâhil edilmiştir. Bu mekanizma ile mükelleflerin, yetkili makamların iki yıl içerisinde karşılıklı anlaşmaya varamadığı ve çözüme ulaştıramadığı konularda tahkim talep etme hakkı bulunmaktadır. Ülkelerin tahkim aşamasında ortaya çıkabilecek sorunları en aza indirgemek amacı ile iç hukuk ve tahkim sürecine ilişkin olarak benimsemiş olduğu yaklaşım temelde ortaktır. Bu doğrultuda; [3]

  • Bir kişi aynı anda hem karşılıklı anlaşma usulüne hem de iç hukuk çarelerine başvuramaz. İç hukuk çarelerinin hala kullanılabilir olduğu durumlarda, yetkili makamlar genellikle mükellefin bu çareleri askıya almayı kabul etmesini şart koşarlar veya mükellef kabul etmezse, karşılıklı anlaşma usulünü bu çareler tükenene kadar ertelemektedirler.
  • Önce karşılıklı anlaşma usulüne başvurulduğu ve karşılıklı anlaşmaya varıldığı durumlarda, mükellefe ve durumdan doğrudan etkilenen diğer kişilere, anlaşmayı reddetme ve askıya alınmış olan iç hukuk çarelerine başvurma olanağı sunulur; tersine eğer bu kişiler anlaşmayı geçerli hale getirmeyi tercih ederlerse, bunlar anlaşmanın ele aldığı konularla ilgili iç hukuk çarelerinin icrasından feragat etmek zorunda kalacaklardır.
  • Bir Devlette önce iç hukuk çarelerine başvurulduğu ve bunların tükendiği durumlarda, diğer Devletteki çifte vergilendirme ile ilgili muafiyet elde etmek isteyen bir kişi sadece karşılıklı anlaşma usulünden yararlanabilmektedir.

OECD model vergi anlaşmasında ve OECD Transfer Fiyatlandırması Rehberinde yer alan karşılıklı anlaşma usulü mekanizmasına ilişkin detaylar OECD tarafından yayınlanan "Efektif Karşılıklı Anlaşma Usulüne İlişkin Kılavuz[4]"da yer almaktadır. İlgili kılavuzda OECD karşılıklı anlaşma usulünün tanımından başlayarak, başvuru süreci, sürecin işleyişi ve sürece ilişkin öneri niteliğinde zaman çizelgesine yer verilmiştir.

2013 yılında da G-20 ülkelerinin çağrısı üzerine OECD tarafından hazırlanan "BEPS Eylem Planı" yayımlanmış ve 2015 yılındaki G-20 zirvesine katılan tüm ülkeler tarafından onaylanmıştır. 14. eylem planı olan "İhtilaf Çözüm Mekanizmalarının Daha Etkin Hale Getirilmesi" hakkındaki nihai rapor, katılımcı ülkelerin şeffaflık ilkesi doğrultusunda uluslararası vergilendirmedeki ihtilafların çözümüne olan yaklaşımında köklü değişiklikleri uygulamaya koyma taahhüdünü yansıtmaktadır. Söz konusu nihai rapor karşılıklı anlaşma usulü sürecinin etkinliğini ve verimliliğini arttırmayı amaçlayan asgari önlemleri de içermektedir. Bu asgari önlemler;

  • Çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmalarındaki karşılıklı anlaşma usulü müessesesinin iyi niyet çerçevesinde uygulanması ve karşılıklı anlaşma usulüne ilişkin sürecin makul bir süre zarfında çözümlenmesi,
  • Anlaşmaya yönelik idari süreçlerin işletilmesindeki sorunların önlenmesinin ve zamanında çözülmesinin teşvik edilmesi,
  • Karşılıklı anlaşma usulü müessesesinin vergi mükellefleri için gerekli durumlarda erişilebilir olmasıdır.

Bu asgari önlemlerin yanısıra birçok ülke bağlayıcı tahkim sürecini de uygulayarak karşılıklı anlaşma usulünü belirli bir zaman diliminde sonuçlandırmayı taahhüt etmektedir.

3. Türkiye'de durum nedir?

Türkiye'nin taraf olduğu çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmalarının tamamında karşılıklı anlaşma usulüne ilişkin hükümler yer almaktadır. Bu hükümlerin uygulanmasına ilişkin bilgilerin paylaşılması amacı ile Gelir İdare Başkanlığı tarafından 2009 yılında "Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmalarında Yer Alan Karşılıklı Anlaşma Usulüne İlişkin Rehber" hazırlanmıştır.

2016 yılında, 1961 yılından itibaren yürürlükte olan ve gerekli görülen durumlarda değişiklikler yapılarak günümüzde kadar gelen Vergi Usul Kanununu yeniden yazılarak taslak Vergi Usul Kanunu hazırlanmıştır. Söz konusu Taslak Kanun'un 303 – 307. maddeleri arasındaki hükümlerde karşılıklı anlaşma usulünün uygulama esasları düzenlenmiştir.

Söz konusu düzenleme ile tarh edilerek tebliğ edilen veya ihtirazi kayıtla verilen beyanname üzerine tahakkuk eden ya da kesinti suretiyle ödenen bir vergi için karşılıklı anlaşma usulüne başvurulabilir. Bu başvuru çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmasında öngörülen süre ve usullere uygun olarak Gelir İdaresi Başkanlığı'na yapılacaktır. Yapılan bu başvuru ile tarh ve tebliğ edilen vergi ve cezalar ile ihtirazi kayıtla verilen beyanname üzerine tahakkuk eden vergiye dava açma süresini durdurulmaktadır. Gelir İdaresi Başkanlığı talebi uygun bulmaz veya sürecin sonunda anlaşmaya varılamaz ise durum mükellefe yazı ile bildirilmektedir. Mükellef, bildirim tarihinden itibaren dava açma süresi 15 günden az ise süre 15 güne tamamlanarak dava açabilmektedir. Sürecin sonucunda tebliği alan mükellef 30 gün içinde anlaşma sonucunu kabul ettiğini veya etmediğini bildirmektedir. Eğer bildirimde bulunmaz ise anlaşma kabul edilmemiş sayılmakta ve dava hakkı saklı kalmaktadır. Mükellef anlaşmayı kabul ettiğinde vergi, anlaşmaya göre düzeltilmektedir. Ayrıca bu vergi ve cezaya dava açılamamakta uzlaşma, ceza indirimi talebinde bulunulamamaktadır. Başvuru öncesinde açılan davalar varsa bu davalar da görülmemekte ve eğer verilen karar varsa geçersiz olmaktadır.

 Kimler başvurabilir?

 Çifte Vergilendirmeyi Anlaşmasına aykırı  vergilendirildiğine yönelik emareler bulunan  mükellefler başvurabilir.

 Transfer fiyatlandırması ile ilgili  hangi konularda başvurulabilir?

 Yurt dışı grup şirketleri ile gerçekleştirilen  işlemlerdeki transfer fiyatlandırması düzeltmeleri,  gayrimaddi hak bedelleri, faiz ödemeleri gibi  karşılıklı iki ülkede düzeltme yapılmasını gerektiren  konularda başvurulabilir.

 Nereye başvurulur?

 Gelir İdaresi Başkanlığı'na başvuru yapılmaktadır.

 Nasıl başvurulur?

 Dilekçe ve dilekçenin eki olarak Rehber'in[5] 3.  ekinde yer alan bilgiler ile başvurulmaktadır.

 Başvuru süresi nedir?

 İlgili ülke ile imzalanan çifte vergilendirmeyi önleme  anlaşmasındaki hükümler dikkate alınmaktadır.

 Sonuçların bağlayıcılığı var mı?

 Sonuçların bağlayıcılığı bulunmamaktadır.  Mükellefin 30 gün içerisinde sonucu kabul ettiğini  belirtmesi gerekmektedir.

 




 
Türkiye'deki yasal düzenlemelerin, çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmasındaki 25. madde hükümleri, OECD Transfer Fiyatlandırması Rehberi ve BEPS 14. eylem planında yer alan öneriler ile aynı doğrultuda ilerlediği görülmektedir.

4. Sayılarla karşılıklı anlaşma usulü uygulamaları

23 Ekim 2015 tarihinde OECD 2014 yılı hesap dönemine ilişkin olarak OECD ve diğer işbirliği içerisinde olduğu ülkelerdeki[6] karşılıklı anlaşma usulü istatistiklerine ilişkin rapor yayınlamıştır.[7]Söz konusu raporda, karşılıklı anlaşma usulüne ilişkin 2006-2014 döneminde yapılan ve tamamlanan başvurular, geri çekilmiş olan başvurular ve başvurunun tamamlanması veya geri çekilmesi sürecinde harcanan ortalama zaman gibi istatistiki bilgilere yer verilmiştir.

Bu istatistiklere göre 2014 yılı sonu itibarıyla OECD ülkelerinde toplam 5.423 adet devam eden karşılıklı anlaşma usulü başvurusu bulunmaktadır. Bu sayı 2013 yılında 4.566 olarak gerçekleşmiş olup toplam devam eden karşılıklı anlaşma usulü başvurularının 2014 yılında 2013 yılına kıyasla % 18 oranında arttığı görülmektedir.

Diğer yandan 2010 yılından itibaren yeni karşılıklı anlaşma usulü dosyalarında da yıllar itibarıyla artış olduğu gözlemlenmektedir. OECD'ye üye ülkelerdeki yeni başvuru sayısı 2014 yılında toplamda 2.266, OECD ile işbirliği içerisindeki ülkelerde ise toplamda 34 olarak gerçekleşmiştir. Karşılıklı anlaşma usulüne yapılan 2014 yılındaki yeni başvuruların yıllar itibarıyla dağılımına ve artışına ilişkin grafik aşağıda yer almaktadır. [8]

Söz konusu istatistikler ülke bazında incelendiğinde Almanya'nın, 2013 yılında 267 olan başvuru sayısının 2014 yılında 374'e çıktığı en yüksek yeni başvuru sayısına sahip olan OECD üyesi ülke olduğu görülmektedir. Türkiye'de ise 2014 yılsonu itibarıyla toplamda 4 başvuru bulunmakta olup 2014 yılında 2 yeni başvuru

yapılmıştır. Aşağıdaki tabloda 2014 yılında karşılıklı anlaşma usulüne yapılan yeni başvurular ve 2014 yılı sonu itibarıyla devam eden karşılıklı anlaşma usulü başvuru süreçlerinin sayısına ülke bazında yer verilmiştir: [9]

Ülke

Yeni başvuru sayısı

Devam eden başvuru sayısı

Almanya

374

1.029

ABD

354

956

Belçika

205

492

Fransa

201

549

Kanada

127

257

İngiltere

117

190

Türkiye

2

4


Karşılıklı anlaşma usulünün işleyişine yönelik önemli bir gösterge olan başvuruların sonuçlanmasına ilişkin süreç OECD ülkelerinde 2013 yılında ortalama 23,57 ayda tamamlanırken, 2014 yılında ortalama 23,79 ayda tamamlanmıştır. Ayrıca 2015 yılındaki G7 zirvesinde karşılıklı anlaşma sürecinin belirli bir sürede tamamlanmasına yönelik olarak bağlayıcı tahkim mekanizmasına mevzuatlarında yer vereceklerine yönelik yükümlülüklerini beyan eden ülkeler; Almanya, Amerika Birleşik Devletleri, Avustralya, Avusturya, Belçika, Birleşik Krallık, Fransa, Hollanda, İrlanda, İspanya, İsveç, İsviçre, İtalya, Japonya, Kanada, Lüksemburg, Norveç, Polonya, Slovenya ve Yeni Zelanda'dır. Bu ülkelerin, OECD'nin istatistik raporlarında yer aldığı üzere karşılıklı anlaşma başvurularının % 90'ının gerçekleştirildiği ülkeler olması sebebi ile bu gelişme uluslararası vergilendirmeye ilişkin ihtilafların çözümünde geleceğe doğru atılan büyük bir adım olarak yorumlanmaktadır.


5. Sonuç

2015 yılında, OECD tarafından yayınlanan öneri niteliğindeki BEPS eylem planının uygulanması konusundaki ülke faaliyetleri yoğunlaşmış ve ülkeler, uluslararası vergilendirmedeki vergisel sorunları çözümleyebilmek amacı ile mevzuatlarını BEPS'in öngördüğü düzenlemeler ile uyumlu hale getirmeye başlamıştır. Beklendiği üzere bu süreç, OECD tarafından nihai raporların yayınlanmasından sonra daha da yoğunlaşmış olup, ülkelerin vergi ve hukuk sistemlerinde idare ve diğer uygulamalardaki değişikliklerin de yolunu açmıştır.

OECD Model Anlaşması'nın 25. maddesi, ülkelerin yerel mevzuatlarında yer alan hukuki çözümlerden bağımsız olarak taraf ülkelerin ortak yorum ve çözümüne bir mekanizma olarak karşılıklı anlaşma usulünü sunmaktadır. Bu mekanizma çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmalarının hükümlerinin yanlış veya eksik yorumlanmasının önüne geçmek, vergi anlaşmalarının özü ile uygun bir şekilde uygulanmasının ve yorumlanmasının sağlanmasında büyük önem taşımaktadır.

BEPS'in 14. eylem planı çerçevesinde geliştirilen önlemler, karşılıklı anlaşma usulüne ilişkin sürecin etkinliğini ve verimliliğini güçlendirmeyi hedeflemektedir. 14. eylem planı ile birlikte karşılıklı anlaşma usulü uygulamalarında yaşanan sorunların etkin ve zamanında çözülmesi hedeflenmektedir. Böylelikle belirsizliğin ortadan kaldırılması ve çifte vergilendirmeden doğan sorunların vergi anlaşmalarını tutarlı ve düzgün uygulanmasını sağlayarak ihtilafları en aza indirmek mümkün olmaktadır. Bununla birlikte karşılıklı iki taraflı vergi anlaşmalarında zorunlu ve bağlayıcı tahkimin birçok ülke tarafından uygulamaya konulması anlaşma usulüne ilişkin sürece zaman sınırlaması getirecektir. 14. eylem planının uygulamaları Türkiye'deki mevzuata hâlihazırda taslak olan yeni Vergi Usul Kanunu ile yansımıştır. Bu doğrultuda gelecek dönemde Türkiye'nin de dâhil olduğu birçok ülkenin mevzuat ve idari uygulamalarında BEPS'in 14. eylem planına uyum göstermesi ve karşılıklı anlaşma usulünün buna bağlı olarak başta transfer fiyatlandırması olmak üzere çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmaları çerçevesinde ihtilaflı birçok konuda önemli bir çözüm mekanizması olarak benimsenmesi beklenmektedir.



[1] OECD Transfer Pricing Guidelines for Multinational Enterprises and Tax Administrations, Chapter IV, 4.29

[2] OECD Transfer Pricing Guidelines for Multinational Enterprises and Tax Administrations, Chapter IV Administrative Approaches to Avoiding and Resolving Transfer Pricing Disputes

[3] Model Tax Convention on Income and on Capital: Condensed Version 2014

[4] Manual on Effective Mutual Agreement Procedures, February 2007 version

[5] Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmalarında Yer Alan Karşılıklı Anlaşma Usulü'ne İlişkin Rehber

[6] Arjantin, Çin, Kosta Rika, Letonya, Güney Afrika

[7] http://www.oecd.org/ctp/dispute/oecd-releases-2014-map-statistics.htm

[8] OECD; OECD releases 2014 Mutual Agreement Procedure Statistics, EY Global Tax Alert Library

[9] http://www.oecd.org/ctp/dispute/oecd-releases-2014-map-statistics.htm

 

 

 

Bu makalede yer alan açıklamalar, yazarının konu hakkındaki kişisel görüşünü yansıtmaktadır. Makaledeki bilgi ve açıklamalardan dolayı EY ve/veya Kuzey YMM ve Bağımsız Denetim A.Ş.'ye sorumluluk iddiasında bulunulamaz. Mevzuatın sık değiştirilen ve farklı anlayışlarla yorumlanabilen yapısı nedeniyle, herhangi bir konuda uygulama yapılmadan önce konunun uzmanlarından profesyonel yardım alınmasını tavsiye ederiz.