Türk lirası kullanımı teşvikler ile yaygınlaştırılmalı

Sercan Bahadır | 07/06/2017 | (Tüm Yazılar)

Son dönemde Türk lirası (TL) kullanımını yaygınlaştırarak dövizdeki artışın önlenmek istenildiği görülüyor. Türk lirası kullanımına yönelik birçok platformda açıklamalar yapılıyor. Bu açıklamalara ilave olarak Ekonomi Bakanlığı serbest bölgelerde döviz kullanım zorunluluğunu kaldırdı ve hatta bir ticari faaliyete TL kullanma zorunluluğu getirdi. Bu düzenleme ile serbest bölgelerdeki TL kullanımını yaygınlaştırarak kur üzerindeki baskının azaltılmasının amaçlandığı anlaşılıyor.

Gerek açıklamalar gerekse bir düzenleme ile serbest bölgelerde TL kullanma zorunluluğu getirilmesinin dövizi ne kadar düşüreceği hususu iktisatçıların konusu ve bu konuda onlar değerlendirmelerini yapıyorlar. Ancak serbest bölgelerde bazı işlemlere TL kullanımı zorunluluğunun getirilmesi, serbest bölgede faaliyet gösteren birçok firma için bir takım önemli sorunları gündeme getiriyor.

Serbest bölgelerde ne değişti?

11 Mayıs 2017 tarihli Resmi Gazete ile Ekonomi Bakanlığı 4 kritik düzenleme yaptı:

• Serbest bölgeler ile diğer ülkeler arasındaki ticarete ilişkin ödemeler de Türk lirası ile yapılabilecek.

• Serbest bölgeler ile Türkiye ve serbest bölgeler arası ticarette tüm ödemeler Türk lirası ile yapılacak.

• Kira, ruhsat, izin, belgeler ile işleticiler tarafından sağlanan hizmet ve faaliyetlere ilişkin tarife ve ücretler Türk lirası üzerinden belirlenecek ve ödenecek.

• Tarifelerin Türk lirası olarak belirlenmesine ilişkin işlemler bu kararın yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 3 ay içerisinde tamamlanacak.

Böylece, serbest bölgelerde faaliyet gösteren şirketlerin ticari faaliyetleri kapsamındaki ödemelerin sadece döviz ile yapma zorunluluğu kaldırılmış oluyor ve serbest bölgedeki firmaların diğer ülkelerle ticaretinde döviz ile birlikte TL kullanımı da mümkün oluyor. Diğer ülkeler ile yapılan ticari ilişkilerde bir seçimlilik hakkı bulunurken, Türkiye veya serbest bölge içinde ya da arası yapılan ticari faaliyetlerde TL ile ödeme yapma zorunluluğu getiriliyor.

Uygulamada yaşanan çelişkiler ve sorunlar  

Serbest bölgeler döviz kazandırıcı faaliyetler için yani ihracat yapmak için faaliyet gösteren şirketlerin bulunduğu yerler oluyor. İhracat yapabilen şirketlerin yani döviz kazandırıcı faaliyet gösteren şirketlerin Türkiye ile olan faaliyetlerine TL ile ödeme yapma zorunluğu getirilmesi serbest bölgelerin kuruluş amacı ile çelişiyor. En azından TL ödeme zorunluluğu için serbest bölgelerin doğru bir alan olmadığı görülüyor. Ayrıca TL ödeme zorunluluğu birçok şirket açısından kabul edilebilir (kur riskinden dolayı) ve sürdürülebilir olarak görülmüyor.

Yapılan düzenleme Türkiye ve serbest bölgeler içi ya da arası yapılan ticari faaliyetlerde TL ödeme zorunluluğu getirse de, uygulamada faturaların da TL olarak düzenlenmesi yönünde cereyan ediyor. Faturayı TL olarak düzenlemeyen ticari işlemlerde, serbest bölgelerde işlem tesis edilemiyor. Türkiye’den serbest bölgeye veya serbest bölgeden Türkiye’ye serbest bölge işlem formu düzenlenmiyor ve ticaret gerçekleşemiyor. Bu uygulamalar şekilsel uygulamaların esasın önüne geçtiğini gösteriyor.

Kira, ruhsat, izin, belgeler ile işleticiler tarafından sağlanan hizmet ve faaliyetlere ilişkin tarife ve ücretlerin Türk lirası üzerinden belirlenmesi için 3 aylık bir geçiş süresi öngörülüyor. Ancak aynı geçiş süreci Türkiye ve serbest bölgeler içi veya arası ticari işlemler için öngörülmüyor. Şirketlerin başlamış işlemlerinin nasıl olacağı düzenlenmemiş olması nedeni ile cari işlemler bitirilemiyor ve faaliyetler gerçekleştiremiyor. Bu nedenle de her serbest bölgede farklı uygulamalar ile karşılaşılıyor.

Aynı zamanda serbest bölgede faaliyet gösteren şirketler için döviz kullanma zorunluluğu nedeni ile fatura muhasebe sistemlerinde TL fatura kesecek alt yapı bulunmuyor. Sistemde TL fatura düzenlenmediği için de serbest bölgeler ticari faaliyetini gerçekleştiremiyor. Bu faturanın düzenlenebilmesi için sistemde bir değişikliğe gidilmesi gerekiyor ve bu da belli bir zaman alıyor. Şirketlere bu yönde bir geçiş zamanının tanınmaması ve daha önceden bir görüş alınmadan uygulamaya geçiliyor olunması yatırımcı açısından olumsuz olarak algılanıyor. Yatırımcının yatırım planlarında öngörülemeyen bu gibi düzenlemeler ülkemizdeki yatırım ortamına olan güveni zedeliyor. 

Ne yapılmalı

Şirketler ticari faaliyetlerine karar verirken pazar koşullarını, ekonomik gelişmeleri, kur riskini, kâr ve maliyet dengesi gibi ekonomik unsurları dikkate alarak en doğru kararı vermeye çalışıyor. Bir ekonomik düzenleme, iktisadi olarak tercih edilebilir nitelikte değil ise bir düzenleme ile zorunlu hale getirilmiş olunsa dahi hayata geçirilmesi çok mümkün olmuyor. Bu nedenle, ekonomik faaliyetlerde TL ödemeyi veya kullanmayı yaygınlaştırmak için bir düzenleme ile zorunlu hale getirmek yerine iktisadi açıdan teşvikler ile tercih edilebilir hale getirmek daha uygun görülüyor. Bu amaçla, TL ödeme veya TL kullanma yönünde tercih edilen ticari faaliyetlere avantajlar sağlanarak teşvik edilebilir. Örneğin; TL fatura ile yapılan vadeli ithalat işlemlerinde Kaynak Kullanımını Destekleme Fonu (KKDF-mal bedelinin %6) istinası getirilebilir ya da TL düzenlenen sözleşmelerde Damga Vergisi (sözleşme tutarı üzerinden % 0,948) müstesna edilebilir.  

 

 

Bu makalede yer alan açıklamalar, yazarının konu hakkındaki kişisel görüşünü yansıtmaktadır. Makaledeki bilgi ve açıklamalardan dolayı EY ve/veya Kuzey YMM ve Bağımsız Denetim A.Ş.’ye sorumluluk iddiasında bulunulamaz. Mevzuatın sık değiştirilen ve farklı anlayışlarla yorumlanabilen yapısı nedeniyle, herhangi bir konuda uygulama yapılmadan önce konunun uzmanlarından profesyonel yardım alınmasını tavsiye ederiz.