OECD’ye göre vergi uyuşmazlıklarında artış dünya genelinde devam ediyor

Elif Karaca | 14/04/2017 | (Tüm Yazılar)

En basit tanımıyla, bir mükellef ile bir vergi idaresi arasında yaşanan anlaşmazlık olarak ifade edilebilen vergi uyuşmazlıkları, küreselleşme, dijitalizasyon, medyanın sıkı takibi ve bunu izleyen siyasi gözetim nedeniyle son 10 yılda belirgin artış kaydetti. Ekonomideki tablonun zayıf olduğu dönemlerde düşük vergi gelirlerinin mercek altına alınıp vergi politikalarında bir anda değişikliğe gidilmesi ve bununla birlikte oluşan belirsizliklerle, şirketlerin vergilendirilebilir gelirleri üzerine yapılan tartışmalar da giderek şiddetlendi.

Ülkelerin vergi idarelerinin, uluslararası vergi uyuşmazlıklarından kaynaklanan ihtilaflı durumları çözüme kavuşturmak amacıyla başvurdukları bir yöntem olarak tanımlanabilen Karşılıklı Anlaşma Usulü’nde (KAU) vakaların sayısı son 10 yılda önemli ölçüde arttı. Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) verilerine göre, uzlaşmayla sonuçlandırılamayan KAU vakaları 2006’dan bu yana % 163 oranında artarken, vakalarda sadece 2015’teki yükseliş % 14 oldu. EY Global Transfer Fiyatlandırması Uyuşmazlık Hizmetleri Lideri David Canale, mevcut vergi uyuşmazlıklarının yüzde 80-90’ının transfer fiyatlandırması kaynaklı olduğunu söylüyor. Canale’ye göre, uyuşmazlıklarda artış eğilimi bir süre daha devam edecek ve çözüm yönündeki bütün çabalara rağmen düzelme başlamadan önce tablo önümüzdeki dönemde daha da ciddi bir hal alacak.

Hükümetlerin gelir arayışı tetikliyor

Aralarında OECD’nin BEPS projesinin de bulunduğu çözüm amaçlı çeşitli planlar devrede olsa da bunlara küresel çapta tam olarak işlerlik kazandırılması epey zaman alacak gibi görünüyor. Gelir sağlama arayışı içindeki hükümetlerin daha sıkı uygulama ve yaptırımları uyuşmazlıklarda gelinen noktada önemli paya sahip. Giderek daha fazla veri paylaşımı sağlansa da, her ülkede sunulmuş bir vergi beyannamesine farklı biçimlerde yaklaşıldığından, BEPS kapsamındaki girişimlerin önümüzdeki yıllarda daha fazla anlaşmazlık sebebi olabileceği yorumları yapılıyor. Bazı akademisyenlere göre, BEPS hükümleri her şirketin iş modeline özgü spesifik bilgi içeren detaylı bir fonksiyonel analiz ile birlikte sübjektif değerlendirmeler de gerektiriyor, ancak çok az karar mercii bunu yapabilecek kaynaklara sahip.

EY Paris ofisinde görevli İşletme Vergisi Danışmanlık Hizmetleri Yönetici Direktörü Jeffrey Owens, uyuşmazlıkların çözülmesinin önündeki en büyük engellerden birinin gelişmekte olan ülkelerde değişime karşı gösterilen isteksizlik olduğunu savunuyor. Almanya gibi, bu alanda öngörülen tecrübe ve kaynaklara sahip ülkeler yapılmak istenen değişikliklere imza atarken, gelişmekte olan ülkelerin büyük bölümünün tereddütlerinin devam ettiği görülüyor. Ancak iş dünyası için zayıf bir kredi notu, başta yabancı yatırım çekmeye engel olmasından dolayı hiçbir ülke tarafından tercih edilmeyeceğinden, uyuşmazlık çözümünde ilerleme sağlanması esasında bütün ülkeler için önemli.

OECD, KAU’da işleyişi daha etkin hale getirmek amacıyla Model Vergi Anlaşması’nı 2008’de güncellemiş ve çifte vergilendirmeden kaynaklanan durumlarda çözüm için tahkim seçeneğini sürece eklemişti. Söz konusu güncellemeyle birlikte, mükellefler iki yıl içerisinde yetkili makamların çözüme ulaştıramadıkları durumlarda tahkim talep etme hakkına kavuştu, ancak devletler vaka çeşitliliğinde daraltma yoluna giderek tahkim uygulamasının kapsamını sınırlandırabiliyorlar.

En iyi strateji önlem almak

Uyuşmazlık vakalarının artması bir yandan daha etkili çözüm mekanizmalarına duyulan ihtiyacın artmasına neden olurken, izlenebilecek en iyi strateji önlem almak gibi görünüyor. İşletmelerin uyuşmazlık oluşturabilecek durumların önlenmesi yönünde atabilecekleri ilk adım, transfer fiyatlandırması stratejileri ve uygulamalarının güncel ve tamamıyla BEPS’e uyumlu olup olmadığından emin olmaları. Bu, herhangi bir denetime tabi tutulduklarında içinde bulundukları durumu hızla ve yüksek bir özgüven eşliğinde ortaya koyabilmelerini sağlarken, denetim altında verilecek yanıtlar ne kadar hızlı olursa en makul sonuca en kısa sürede ulaşma şansı da aynı oranda yükseliyor.

Bu konuda çokuluslu şirketlere şu öneriler yapılıyor:

- Faaliyet gösterilen bütün ülkelerde vergilendirme konusunda açıklanan değişikliklere ilişkin global bir perspektife sahip olunması,

- Vergi denetimi, uyuşmazlık yönetimi, dijital vergi ve iletişim için açık ve net bir çalışma alanı oluşturulması,

- Vergi idareleri ile olan ilişkiler üzerinde çalışma yürütülmesi,

- Vergi departmanının aralarında savunma ve dijitalizasyonla ilgili kabiliyetlerin de yer aldığı yeni yeteneklerle güçlendirilmesi.

Kısa ve uzun vadedeki sakıncaları

Siyasi ve ekonomik konjonktürde tüm dünyada belirsizliklerin arttığı bir ortamda, hükümetlerin de vergi alanında belirsizliğe neden olabilecek girişimlerden olabildiğince kaçınmaları gerekiyor. EY Asya Pasifik Transfer Fiyatlandırması Lideri Joanne Su, mahkeme seçeneğinin her zaman en son başvurulacak çare olması gerektiğini savunuyor. Çin’de böyle durumlarda mahkemeye başvurulmasının bir şirketin ülke içindeki şöhretine zarar verdiğini belirten Joanne, bu yolu seçenler için çoğunlukla “işbirliği için uygun olmadığı” algısı oluştuğu ve şirketin resmi makamlarla olan ilişkisinin de negatif etkilendiği görüşünde.

Potansiyel sonuçları bakımından stratejik öncelikler arasında değerlendirilmesi gereken vergi uyuşmazlıklarının neden olabileceği maddi kayıplar ek vergi, faiz, ceza, avukat masrafları, hisse fiyatındaki düşüş, oluşabilecek yükümlülükler için karşılık ayırma zorunluluğu şeklinde sıralanabilir. Üst düzey şirket yönetimini odaklanması gereken asli görevlerden alıkoyup zaman kaybettirmesi, tüketicilerle hissedarların gözünde imaj hasarına neden olması, vergi idarelerinin gözünde “yüksek risk” kategorisine oturtulup sürekli yakın gözetim ve tekrarlayan denetimlere tabi tutulmak da potansiyel etkiler arasında yer alıyor.





 

Ülke

Yeni başvuru sayısı

Devam eden başvuru sayısı

Almanya

363

1.147

ABD

289

998

Belçika

428

632

Fransa

173

566

Kanada

130

272

İngiltere

115

229

Türkiye

2

5

Kaynak: OECD (2015 verileridir)

(Yazıda yer alan bazı veri, beklenti ve değerlendirmelerde OECD ve EY Global araştırmalarından faydalanılmıştır.) 

 

 

Bu makalede yer alan açıklamalar, yazarının konu hakkındaki kişisel görüşünü yansıtmaktadır. Makaledeki bilgi ve açıklamalardan dolayı EY ve/veya Kuzey YMM ve Bağımsız Denetim A.Ş.’ye sorumluluk iddiasında bulunulamaz. Mevzuatın sık değiştirilen ve farklı anlayışlarla yorumlanabilen yapısı nedeniyle, herhangi bir konuda uygulama yapılmadan önce konunun uzmanlarından profesyonel yardım alınmasını tavsiye ederiz.